Bazılarımız, Gezi'nin bu topluma yaptığı büyük kötülüğü anlamak istemiyor.
Dilerim, anladığımızda çok geç olmaz.
En değerli davaların, en hakiki meselelerin siyasi oltalar haline gelmesinden daha büyük bir moral tahribat olabilir mi?
İstiyorlar ki...
Sırf onlara kızıyoruz diye...
İyi hasletlerimizi bir kenara bırakalım, tabiatın ve insanın hırpalanmasına kayıtsız kalalım!
***
Üç gündür bakıyorum da...
Yıllarca benimle "
zeytinyağı yazarı" diye akılları sıra dalga geçenler...
Siyasi görüşlerim hoşlarına gitmeyince hemen bilgisayara geçip "
sen bu işlere karışma, git zeytinini topla, çiçeğine böceğine bak!" diye mail atanlar...
Şimdi
Yırca'da sökülüp atılan zeytin ağaçlarından "
devrim" çıkarmaya çalışıyorlar.
Hep
çakallık peşindeler!
Kendilerinin yanında saf tutmayan herkesi
buldozerle zeytinliğe giren gaddar inşaatçıların dostu olarak gösteriyorlar.
***
Halk yutar mı bunu? Hayır!
Fakat oyun büyük.
İktidar, yerel yöneticiler, kurumlar inatla hataya zorlanıyor.
Uluslararası "
beyinler" tarafından hazırlanmış bir strateji ve
sosyal medyayı iyi kullanan bir yapıyla karşı karşıyayız.
Mesela geçtiğimiz pazar günü
dini kisveli korkunç bir metin piyasaya sürüldü. Neymiş, bundan sonra
zeytin alınmayacak, zeytinler sökülecekmiş! Çünkü zeytin ağacı Yahudi ağacıymış...
Tabii içine doğdukları dinin zeytini mukaddes saydığından habersiz olan
bizim sekülerbeyaz çocuklarımız da bu metni ciddiye alıp öfkeyle veryansın ettiler. Son derecede gereksiz fakat iz bırakan bir tartışma çıktı ortaya.
Bunlara gülüp geçemeyiz.
Olaylar "
derin"leşiyor!
Toplumsal zihin-kontrol kampanyalarının devreye sokulduğunu görmemiz gerek.