GEÇTİĞİMİZ cumartesi akşamı, İsviçre'nin Basel kentinde dünyanın dört bir tarafından gelen güzeller, "Elle Guess Model Search" yarışmasında yarıştı. Onlarca genç kız için amaç, aynı yarışmadan çıkıp şöhreti kucaklayan Claudia Schiffer, Laetitia Casta, Eva Herzigova ve Carre Otis gibi olmaktı. Türkiye'yi, Tuba Büyüküstün'ün temsil ettiği yarışmanın onur konuğu ise bir zamanlar dünyanın en seksi yıldızı olarak gösterilen Carre Otis'ti... Yıllar önce, "9,5 Hafta"nın yönetmeni Zalman King'den gelen teklifle kendini Mickey Rourke ve Jacqueline Bisset ile birlikte "Vahşi Orkide" filminde bulan Carre Otis'in yaşamı, bu filmle birlikte yön değiştirdi. Önce onu tüm dünya tanıdı, ardından da sinemanın asi adamı Mickey Rourke'un hayatının kadını oldu. Ama aşkları birbirlerini hep yaraladı. Otis, çılgın eşinden yediği dayaklarla sık sık dünya basınının gündemindeydi artık. Sonunda dayanamadı ve ayrıldılar. Basel'de, değişik ülkelerden gelen onca güzelin içinde, Otis'in güzelliğiyle hepsini ezip geçeceğini düşünmüştüm ama onu gördüğüm anda sonuç hayal kırıklığı oldu. Bugün 35 yaşında olan Carre Otis, fırtınalı hayatının bütün izlerini, yüzünde, gözlerinde, bedeninde taşıyordu.
"UNUTMAK İSTİYORUM"
Dünyanın o en güzel kadını çökmüştü. Eşi Mickey Rourke'un objektifine verdiği çırılçıplak pozlarla pek çok dergiye kapak olan Otis bu kez bambaşkaydı. Gazeteciler sırayla yarışma ve diğer güzellerle ilgili düşüncelerini sordular. Bense Mickey Rourke'u ve fırtınalı günleri, o günleri nasıl unuttuğunu sordum. "Yıllar geçse de geçmişimden hiç kurtulamayacak mıyım?" dedi. Hayatı değişmiş. Artık daha sakin yaşamayı öğrenmiş. Fırtınalı günlerin ardından huzuru Budizm'de bulmuş. Sık sık Uzakdoğu'ya seyahat ettiğini söyleyen ünlü model, Budizm sayesinde kendini dinlemeyi öğrenmiş ve Mickey Rourke ile yaşadığı fırtınalı günleri unutmaya çalışmış. Ama izler hiçbir şeyi saklamıyor.
