Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Günde beş vakit fazla, iki vakit yeter mi?

Uzun süredir "Neden türban kavgası yapmayı bıraktık" diye merak ediyordum.
Sonunda yine başlattık bu kavgayı. Herhalde hepimiz rahatlamışızdır.
Laikçiler nedense türbanın mütedeyyin kesim kadınını özgürleştirdiğini anlamak istemediler. O kesimin kadını türban sayesinde evinden çıkabildi, siyasete, toplumsal yaşama katıldı. Hatta televizyonların kadın matinelerinde türbansızlarla birlikte göbek de atabiliyor.
Mukaddesatçılar da, nedense türbanı muhalif siyasal bir simge olarak sunmaktan vazgeçemediler. Oysa şimdi türbanlılar iktidarda. Neticede türbanlı ve başı açık yoksullar yine yoksul.
Eskiden bazı başı açıklar iktidar rantını paylaşırdı. Şimdi bunu bazı türbanlılar da yapıyor.
Ama işi gerip, ideolojik kavga zemininde ele almak galiba keyifli oluyor. Mümkün olsa da "Dini İnançlar"ı bu kamplaşmanın dışında tutmayı başarabilsek.
28 Şubat post-modern darbe döneminde eşim Canan Barlas ve ben susturulduğumuz için, yıllardır birlikte olduğumuz çevrenin bazı insanları bile bize "Bunlar şeriatçı" diye bakmaya başlamışlardı. Bir gün bir davetteydik. Çok eski dostlarımızın bize soğuk davrandığını gören Canan, "Bunları oğlumuzun nişanına çağırmayı unuttuğumuz için kırgınlar bize" dedi. Ben "Yok, ondan değil. Bizi şeriatçı gördükleri için mesafe koyuyorlar" dedim.
Bunu kanıtlamak için de, bize soğuk davranan eski bir hanım tanıdığımızın yanına gittim, Canan'ı da alıp, oturdum. Sosyetenin ünlü bir ailesine üye olan o hanıma "İyi şeyler oluyor. Erbakan bizim eve yerleşti. Onu ikna ettim. Bundan sonra beş vakit değil, iki vakit namaz kılmayı kabul etti. Ayrıca bundan sonra Hac mevsiminde Mekke'ye değil, Paris'e gidecek" dedim.
O hanımın yüzü güldü. "Nihayet doğru ve mantıklı şeyler yapmaya başladınız" dedi.
Canan'a döndüm, "Durumu anladın mı" diye sordum.
Nazlı Ilıcak Tercüman'daki yazısında, daha önce Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'le görüşen Fransız Parlamento Başkanı Jean Louis Debre'nin anlattıklarını şöyle yazmıştı:
-Özkök, "ordu bünyesinde, 5 vakit namaz için baskı yapıldığından" söz etmiş. Bu baskı, mesai saatleri içinde namaza gitmek isteyen askerlerin ısrarlı davranması mı, yoksa, aynı camiada beraberce yaşayan ordu mensuplarının birbirlerini etkileyerek namaz kılmaları mı, tam anlayamadım. Ama belli ki, ortada namazla ilgili bir şikayet var.
Org. Özkök'ü ne tanıyorum, ne de bu konuları konuştum. Ama ne demek istediğini ve Fransız politikacının bunları nasıl anlayıp, ne şekilde yansıttığını da görebiliyorum. Dünya gerçeklerini bilen, anayasal demokrasiye bağlı ve dine saygılı bir asker Org. Özkök. Nitekim, Genelkurmay'dan "Söz konusu ziyarette Sayın Genelkurmay Başkanı, ne 'AB içinde dincilere karşı daha etkili bir mücadele vereceğimize inanıyorum' veya bu anlama gelecek bir ifade kullanmış, ne de 'Ordu bünyesinde beş vakit namaz için baskı yapıldığından' söz etmiştir'' şeklinde bir açıklama da geldi.
Önceki gün Zaman'da dini konulardaki sorulara cevap veren Ahmet Şahin'e "Cuma günü yolculuk yapılır mı" diye sormuştu okurlarından biri. Belli ki yolculuk yüzünden "Cuma Namazı"nı kaçırmak meselesine takılmıştı:
Şahin'in verdiği cevap da özetle şöyleydi:
-Geçerli mazeretinden dolayı cumayı kılamayanlar da olabilir. Bunlar tümüyle ibadetten de mahrum kalmış sayılmazlar. Çünkü cumayı kılamayanlar yerine geçen öğleyi kılarlar. Böylece öğle vaktinin ibadetini yapmış olurlar. Bu sebeple cuma vaktinde öğrencinin imtihanı, doktorun ameliyatı, resmi görevlinin nöbeti gibi ihmal edilemez işleri olanlar, görevlerini bırakıp da cumaya gitme mecburiyetleri söz konusu olmaz. Çünkü kılamadıkları cuma namazı yerine kılabilecekleri öğle namazı vardır.
Her gün, beş vakit namazını kılmak için komutanından izin isteyen askere, bir general "Olmaz" dediği zaman bu tartışılır oluyor. Bunu İslam ulemasından biri söylediği zaman da, tartışılmadan kabul ediliyor.
Kenan Evren de yurt gezilerinde kadınların baş örtüsünün sebebini "Yemek pişirirken saçları yemeğe düşmesin diye" şeklinde anlatmaya çalışırdı. Anlatamadı ki, hala başörtüsü bir kriz konusu.
Özetle dini ne siyasete, ne de idareye karıştıracaksınız. Hele kavga konusu hiç yapmayacaksınız. Emir demiri keser ama inanca işlemez.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA