Genellikle gazetecilerin tarihin taslağını yazdıklarına inanılır.. Oysa bazılarımız taslağı değil, doğrudan tarihin resmi ve kalıcı olanını yazdığımıza inanıyoruz.
Karşıt görüşlere, öylesine tepkili ve içinde hiç kuşku bulunmayan karar cümleleri ile çıkıyoruz ki. İnternethaber yazarı Fikri Akyüz, bu konuda bence bir vecize üretmişti köşesinde. Anayasa Mahkemesi'nin ve AİHM'nin türbanla ilgili kararlarını bu konudaki " Son Nokta" olarak niteleyenler için şöyle yazmıştı Akyüz: Özgürlüklerle ilgili olarak bu "son nokta" tabirini kim kullanıyorsa, yapılması gereken tek şey, o yazıyı yazan kişinin "bu son noktadır" dediği anda "son nokta"yı koyup gerisini okumaktan vazgeçmektir.. Oysa demokratik rejimler bir " virgüller rejimidir"; aksi halde Tocqueville, Montesqieu, Locke, Platon, Jean Jacques Rousseau'nun "imla kılavuzundan" bihaber düşünürler olduğu ortaya çıkar ki, bunu düşünmek bile ayıptır..
Önümüzde, tarihi de bugünü de derinden ilgilendiren ve yarını da etkileyecek Kürt Realitesi, Kerkük, Ermeni Sorunu, Laiklik ve benzeri sayısız çok önemli konular var. Ve bazılarımız her gün bu konulara "Son Nokta"lar koymaya çalışıyoruz.
Bence de artık "Virgül" leri kullanmayı denemeye başlamalıyız.