Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Genelkurmay açıklamalarını yazanların sorumlulukları...

Genelkurmay kaynaklı açıklamalar, düne kadar askerin siyasete müdahalesine sık sık tanık olunduğu için haklı bir hassasiyetle değerlendiriliyor.
Bizlerin 21'inci yüzyılı da "Askeri demokrasi" rejimi içinde geçirmek istemememizi anlamayan sivillerin zekalarından veya demokrasiye bağlılıklarından şüphe etmek gerekiyor.
Ancak bu açıklamaları kaleme alan askerlerin de, hazırladıkları metinlere eskisinden farklı özen göstermeleri şarttır.
Neticede TSK sadece sınırların güvenliğinin, vatanın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün teminatı değildir.
Bunun yanında her aile askerlik çağına gelmiş erkek evlatlarını, TSK'ya emanet etmektedir.
Bizim çocukluğumuzda hep birlikte söylediğimiz bir "Alay Marşı" vardı.
Bu marşı söylerken, içeriğini hiç düşünmez ve tartışmazdık.
Çünkü henüz "Darbeler ve Muhtıralar" sürecine girmemişti Türkiye.
"Asker" denilince bu marşta söylenilenlerden başka bir şey gelmezdi aklımıza...
"Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı
Al sancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Arş ileri, marş ileri, Türk askeri dönmez geri"

Ordu artık "TSK" oldu

Nasıl zaman içinde "Basın" yerine "Medya" kelimesi kullanılır olduysa, 27 Mayıs darbesinden sonra da "Ordu" yerine "Türk Silahlı Kuvvetleri" kavramının kullanılmaya başlandığına tanık olduk.
Sonra TBMM üzerinde baskı kurmayı amaçlayan "Silahlı Kuvvetler Birliği" gibi örgütlenmelerin varlığını, mesela Faruk Gürler'in cumhurbaşkanı adayı olması sırasında şiddetle hissettik.
Günümüze kadar uzanan gelişmeler "Batı Çalışma Grubu" veya "JİTEM" benzeri örgütlenmeleri de gündeme taşıdı.
Şimdi bütün bunların geride bırakılması gereken zamanlar.
Hukukun üstün olduğu anayasal demokrasilerde geçerli olan bütün kurumların ve kişilerin görevlerini ve yetkilerini aşmamaları gerektiği ilkesi, artık tüm gelişmiş ülkelerdeki gibi Türkiye'de de tartışılmaması gereken bir anlayış halinde.
Tarih boyunca "Devlet"siz yaşamamış olan bizlerin, asker ve sivil ayrımı gözetmeksizin, devletin istikrarı ve sağlığı için aynı anlayışı paylaştığımıza inanıyorum.
Ayrıca her kurumda ve her kesimde olduğu gibi, askerin içinde de yasa dışı davranışlar sergileyenler bulunabilir.

Evlatlarımızı emanet ediyoruz

Ama bizim askerimiz nihai değerlendirmede, evlatlarımızı teslim edebildiğimiz güvenilir ve özenli insanlardır.
Önümde resmi ve askeri bir metin var.
Askerlik görevine başlayan oğulları için, bir ilçenin jandarma komutanı olan bir albayın imzasını taşıyan bu metin, askerin ailesine gönderilmiş.
Başlangıçta şöyle deniliyor bu metinde:
-Komutanlığımız oğlunuzun sağlığı ve ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenecek ve ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacaktır. Oğlunuz bundan sonra asker ocağında yuvasından ayrı fakat arkadaşları ile birlikte değişik bir ortamda hayatı tanıyacak ve gerekli eğitimleri görecektir.
Bu girişten sonra askerin ailesine "Önemsiz sorunlarınızı askerdeki oğlunuza yansıtmayın", "Sağlığı ile ilgili izlenmesi gereken durumlar varsa bize bildirin" benzeri uyarılar yapılyor ve çeşitli telefon numaraları verilerek, oğullarına her an ulaşabilecekleri bildiriliyor.
Açıkçası benim TSK'dan beklediğim açıklamalara bir örnektir bu.
Genelkurmay'ın siyasal içerikli açıklamalarını yazanlar, yüzbinlerce ailenin evlatlarını emanet ettikleri bir kurumun sorumluluğunu da taşıdıklarını hatırlamalıdırlar.
Hem canların hem de vergilerin teslim edildiği bir kurum, siyasal istikrarın ve demokrasinin tehdidi olmaz ki.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA