Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Cep telefonunun belleğine girmeyi başarmak...

Apple'ın yaratıcısı ve yöneticisi Steve Jobs siberya vatandaşlarının kafalarını karıştırmaya devam ediyor.
Son olarak kamuoyuna ve müşterilerine sunduğu "iPad"in büyük boy bir akıllı telefon mu (veya azman bir iPhone mu) yoksa bir bilgisayar mı olduğu konusu, yoğun biçimde tartışılmakta.
Amerikalı kadınların kafaları bu konuda daha da karışık.
Yolda yürüyen Amerikan kadınına "iPad alacak mısınız" diye soran anketçilere, kadınların çoğu "Bunun diğer pad'lerden farkı ne" diye karşı soruyla cevap veriyorlarmış.
Biliyorsunuz.
Kadınların belirli dönemlerinde kullandıkları Orkid benzeri sağlık ve temizlik aygıtına da "Pad" deniliyor.
İşin daha garibi Steve Jobs iPad'i de tıpkı Orkid'in reklamlarındaki sunumlara benzer şekilde tanıttı.
Bu tür reklamların bizde de kafa karıştırdığını hatırlamaz mısınız?
Hatta bir Temel fıkrası üretilmişti.

Her işe yarar

Temel bakkala gidip bir paket Orkid istemiş.
Bakkal şaşkın sormuş:
- Yahu Temel, bu Orkid senin ne işine yarar ki?
Temel akıllı akıllı gülümseyip cevap vermiş:
- Bununla tenis de oynayabiliyormuşsun, seyahat de edebiliyormuşsun, koşabiliyormuşsun da... Reklamlarda görmedin mi?
Neticede benim gibi iPhone bağımlıları için, tabii ki ilgi çekici bir ürün olacak bu iPad.
Ancak en büyük hafızalı olan iPad'ın belleği 64 gigabyte'mış.
Benim telefonumun belleği 32 gigabyte, iPod'umun belleği 160 gigabyte, laptopumun belleği 500 gigabyte, masaüstü bilgisayarımda ise 2 terrabyte bellek var.
Yani bir bilgisayar için iPad'in belleği çok yetersiz.

Çizilen isimler
Bu dijital bellekler hayatımızı çok değiştirdi.
Eskiden "Söz uçar yazı kalır" denilirdi.
Şimdi hiçbir şey uçmuyor.
Bu hafta iki sevgili arkadaşımı toprağa verdim.
Eser Tümen de, Ömer Uluç da benim çektiğim fotoğrafları ve isimlerinin karşısındaki telefon numaraları ile cep telefonumun belleğinde hâlâ yaşıyorlar.
Hep orada kalacaklar.
1970'li yıllarda Ankara'da TRT'de 1.5 yıl görev yaparken, çok iyi arkadaşlar edinmiştim.
Bunlardan biri bana telefon defterini gösterdi.
Sayfaları çevirdiğimde, üzerleri çizilmiş pek çok isim gördüm.
- Bu Ankara böyledir... İnsanlar görevle gelirler ya da tayin edilirler Ankara'ya... Tanırsın, seversin, arkadaş olursun. Ama bir gün görevleri biter ve Ankara'dan mutlaka ayrılırlar... Sana da telefon defterindeki isimlerini çizmek düşer...
Bu arkadaş defterindeki çizikleri böyle açıklamıştı.
O dönemde de cep telefonları olsaydı arkadaşlıklar defterde çizilerek yok olmaya mahkûm edilemezlerdi.
Keşke cep telefonumda Turan Güneş'in de, Turgut Özal'ın da resimleri ve isimleri ile telefon numaraları olabilseydi.

Belleğe girebilmek

Bir başka deyişle insanların kalbine girdiğinizin somut kanıtı, onların cep telefonlarının belleğine de girmiş olmanızdır.
Steve Jobs'un "iPad"ine gelince.
Herhalde onu da satın alacağım, haziran sonrasında bizim pazara da gelince.
En azından, hastalığını yenip dijital dünyaya yeni ürünleri sunmaya yeniden başlayan Steve Jobs başarılı olsun diye yapacağım bunu.
Geçen gün The New York Times'da Friedman "Obama Jobs'lar yaratmalı" içerikli bir yazı yazmıştı.
Biliyorsunuzdur.
İngilizcede "Job" iş, istihdam gibi anlamlara geliyor.
Bence dünyanın her ülkesi Steve Jobs'lar yaratmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA