Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Bize demokratik rejim mi zayıflama rejimi mi lazım?

Bir dönemde muhalefet lideri olan kilolu bir siyasetçi, sürekli davet edildiği halde tek kanallı televizyonun tartışma programlarına katılmıyordu.
Kendisini evinde ziyaret edip, televizyon programlarını boykot etmesinin nedeni sordum.
- Beni şişman gösteriyorsunuz, diye cevap verdi.
Gülümsedim,
- Rejim yapıp zayıflasanız o zaman, dedim.
Bu sözlerime sinirlendi...
- Bize lazım olan zayıflama rejimi değil, demokratik rejim, dedi.
Söyleyecek söz bulamadım, güldüm.
O da güldü...
Ama daha sonra da katılmadı tartışma programlarına.
Zayıflamadı da.
Demokratik rejim sayesinde ileri tarihte yine iktidar oldu. Aradan uzun yıllar geçti.
Ve şimdi yine "Bize hangi tür rejim lazım" sorunsalı üzerine çeşitlemeler yapıyoruz.
Bazıları "Cumhuriyet rejimini kurtarmak için askeri rejim lazım bize" demiyorlar mı?

Dünle bugün farksız gibi

Siyaset hayatımızda "Dön baba dönelim, hacılara gidelim" tekerlemesi benimsendiği için, Mevlana'nın (ve Sezen Aksu'nun) "Dün dünle bitti cancağızım/ Artık yeni şeyler söylemek lazım"ına itibar eden pek yok.
Bu nedenle çok önce yazdıklarımızı siyasi aktörlerin isimlerini değiştirip yeniden yayınladığımızda, günceli yine yakalayabiliyoruz.
Mesela ben özetle şunları yazmışım geçen yılın ekiminde:
Rejime dönük düşüncelerimizi kişilere endeksli sevgilere ve nefretlere göre seslendirdiğimiz sürece sağlıklı bir sonuca varabilmemiz pek mümkün değildir.
Şimdi gündemde "Hangi lider asker karşısında dik durabildi" tartışması var.
Başbakan Erdoğan bir toplantıda "Bu ülke demokrasiye yönelik müdahale ve tehditlerle karşı karşıya kaldı. Ve bazıları vicdanı hiç sızlamadan bu ülkeyi bunlara teslim etti. Fötr şapkalarını alıp kaçanları bu ülkede çok gördük" diye konuşunca kendisine gönderme yapıldığını düşünen Süleyman Demirel iki köşe yazarına şunları söyledi:
- Ben Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı görevden almıştım. Ayrıca 12 Mart askeri müdahalesinde de tek hedefimiz parlamentoyu açık tutmaktı, bunu da sağladık. Bu nedenledir ki 2 yıl sonra ben gene Başbakan oldum... Erdoğan bu konuları ayrıntı bilmeden konuşuyor...

Atatürk ne yapardı?

Bu açılımda gelişen düşünceler üzerinde doğal olarak yorumlar da yapılmakta.
Şimdi kimi Demirel'i, kimi Erdoğan'ı yeriyor.
Çoğumuzun bir klişe halinde seslendirdiğimiz "Atatürk olsaydı böyle durumlarda ne yapardı" sorusunun cevabını arayanlara da, Neşe Düzel'le konuşan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Cemil Koçak şu açıklamalarla ışık tuttu:
- Atatürk, "Ordu politikaya karışmasın" diye bir şey hiç söylemedi. Bu kadar meraklı olsa, kendisi karışmazdı. Gençliğinden beri politikanın içinde. İstifa eder ve politikacı olurdu. Atatürk'ün kendi hayatı bu lafı tekzip ediyor zaten... Atatürk askerlikten 1927'de emekli oldu. 1927'de İsmet Paşa'yla birlikte kendi istekleriyle üniformalarını çıkardılar. "Emeklilik maaşımızı istiyoruz" diye Savunma Bakanlığı'na dilekçe verdiler ve askeriyeyle ilişkileri o andan itibaren kesildi... Kendilerini artık siyaseten güvende hissettikleri için bunu yaptılar. Ordu artık emin ellerdeydi. 1926'da bütün muhalefet bertaraf edilmişti. 1927'de de Nutuk okunmuştu. Tek adamlık onaylanmıştı...
Yeni tartışmaların eskilerden farkı, bu dönemde Tayyip Erdoğan'ın da siyaset sahnesinde bulunması ve Genelkurmay Başkanlığı'nda da yeni bir isim olan Org.Başbuğ'un olması.
Bu isimleri çıkartıp, Atatürk, İnönü, Bayar, Menderes, Demirel veya Özal'ı siyasi aktörler hanesine yerleştirin.

İsimler değişir
Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Fevzi Çakmak, Rüştü Erdelhun, Cemal Gürsel, Cemal Tural veya Cevdet Sunay gibi eski komutanları da askeri aktörler hanesinde değerlendirin...
Durumun hiç değişmeyeceğini görürsünüz. Burada değerlendirmeler size hangi isimlerin daha yakın geldiğine bağlı olarak yapılır. Ya Çakmak'ı ya da İnönü'yü tutarsınız mesela.
Bu arada ne kadar "Sivilci" olursanız olun, eğer seçilmiş siyasetçiye karşı antipati duymaktaysanız, askerleri tutarsınız.
O sivil siyasetçi isterse ağzıyla kuş tutsun, ülkesine hizmet etmek için istediği kadar kendisini parçalasın, bunları görmezden gelir ve "Rejim tehlikede" sloganına sarılıp "Askeri rejim" isteyenlerin safında yer alırsınız.
........
Ne dersiniz?
Beş ay önce bugün bile güncel olan bir yazı yazmamış mıyım?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA