Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Böyle geldiği için bundan sonra da böyle mi gitmeli?

Keşke mümkün olsa...
Yaşayan ve yaşamayan seçilmiş liderler bir masa etrafında toplanıp, şimdiki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ders verseler.
Celal Bayar, Adnan Menderes, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Tansu Çiller'in karşılarında Tayyip Erdoğan otursa...
Ona seçilmiş siyasetçilerin neleri yapabileceklerini, neleri yapmamaları gerektiğini anlatsalar.
Mesela Celal Bayar Başbakan olduğunda Cumhurbaşkanı Atatürk'ün kendisine "Büyükelçileri ben atarım, dış politikaya karışma; valileri polis müdürlerini ben atarım, ordudaki tayin ve terfileri de ben yaparım, gerisini bildiğin gibi idare et" dediğini anlatsa.
Mesela Adnan Menderes 27 Mayıs darbesi ertesindeki ilk açıklamanın "NATO'ya ve CENTO'ya bağlıyız" şeklinde olmasının nedenlerini irdelese... İsmet İnönü "Johnson Mektubu" ertesinde Amerika'ya rest çektikten sonra, başında bulunduğu koalisyon hükümetinin nasıl düştüğünü hatırlatsa.
Demirel eski Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek için nasıl eski Deniz Kuvvetleri Komutanı'nı Cumhurbaşkanı seçtirdiğini anlatsa.

Sorular bitmez
Özal da kendisini hükümetin atamasını beklemeden Genelkurmay Başkanı ilan eden bir komutanı emekli ettiğini Ankara'da açıklarsa asker eylemli tepki gösterir endişesi ile açıklamayı İstanbul'da Tarabya'daki otelde yapmasının öyküsünü anlatabilse.
Bülent Ecevit de Kıbrıs'a müdahale kararı ertesinde Türkiye'nin değişen ekseninin 12 Eylül askeri müdahalesi ile eski yerine oturtulmasını ve "Rogers Planı" nın kabul edilişini yorumlasa.
Tansu Çiller "Gümrük Birliği"ne üyeliği gerçekleştirirken, İstanbul'daki sanayi ağalarının nasıl gümrük duvarlarının bekçiliğine soyunduklarını hikâye etse.
Sonra da Tayyip Erdoğan onlara sorular sorsa...
-Neden "Kürt Realitesi" yıllar boyu "Güneydoğu Sorunu" içinden çıkartılıp bir kalıcı siyasi çözüme konu edilmedi?
-Neden Avrupa Birliği üyeliği meslesi yarım yüzyıl boyunca bir nakıs teşebbüs olmaktan ileri gidemedi?

Siyasi bilinç karmaşığı

-Neden eğitim, askerlik ve dış politika alanlarında seçilmişler tam yetkili sayılmadı?
-Neden Nâzım Hikmet 12 yıl zindanlarda tutulup sonra Milli Şair ilan edildi? Milli kültürümüzün de global siyasi konjonktüre endekslenmesi neden normal karşılandı?
Böyle bir buluşmanın gerçekleşmesi tabii ki mümkün değil.
Ancak "Siyasi bilinç" denilen olgunun içinde bütün bu durumlar ve yüzlerce soru var.
Galiba anahtar soru "Türkiye'ye ne kadar güveniyoruz" şeklinde olmalıdır.
Bu sorunun cevabı "Türkiye'ye sonuna kadar güveniyoruz" şeklinde çıkarsa, arkadan gelecek soru "Seçilmişlere ve onları seçen halka ne kadar güveniyoruz" olabilir.
Tabii ki siyasi gerçekçilik "Amerika ne der" veya "İsrail ne yapar" sorularına cevap aramayı da gerektiriyor.
Ama bizler "Böyle gelmiş, böyle mi gidecek" sorusuna nasıl bir cevap verebileceğimizi de düşünmek durumundayız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA