Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

1980 öncesini unutanlar mı Kanuni dönemini hatırlayacak?

Şimdiki Anayasa'dan önceki 1961 Anayasası'nda "Kontenjan Senatörlüğü" diye bir uygulama vardı.
Bu Anayasa'nın 70, 72 ve 73'üncü maddelerine göre topluma önemli hizmetler yapmış, seçkin, yüksek tahsilli ve 40 yaşını doldurmuş 15 kişi Cumhurbaşkanı tarafından seçilip altı yıl için Senatör olarak atanırdı.
Kontenjan senatörleri arasından Cevdet Sunay, Fahri Korutürk gibi Cumhurbaşkanları, Naim Talu, Sadi Irmak gibi Başbakanlar da çıkardı.
Geçenlerde vefat eden TRT'nin eski TBMM büro şefi Hüsamettin Çelebi de 1970'li yıllarda Kontenjan Senatörü olmuştu. Bazı akşamlar buluştuğumuzda otomobili ile Çankaya'daki Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nün önünden geçtiğini anlatırken "Bugün de seçim bölgemi ziyaret ettim" derdi.
Birkaç gündür CHP candaşı köşe yazarlarının Kılıçdaroğlu'nu "Aman milletvekili adaylarını belirlemek için mutlaka ön seçim yapın" diye uyarmalarını izlerken, bu kontenjan senatörlüğünü yine hatırladım.

Kontenjan milletvekilliği
Çünkü milletvekili adaylarının ön seçimle değil parti merkezleri tarafından belirlenmesi, bir nevi "Kontenjan milletvekilliği" anlamına gelmektedir.
Genel merkez tarafından seçilip bir de listenin ön sırasına yerleştirilen aday için gerçek seçim bölgesi partisinin genel merkezidir.
Gazetelerde yer alan haberlere göre de candaş yazarların haklı uyarılarına Kılıçdaroğlu değer vermiyormuş. CHP milletvekili adaylarının "Eğilim yoklaması" ile belirlenmeleri alternatifi ağır basıyormuş.
Madem 1961 Anayasası'nı hatırladık.
Bu Anayasa'daki senatörlük çeşitlerinden bir diğerinin de "Tabii Senatörlük" olduğunu da hatırlayalım.
"Hayat boyu senatörlük"
de demek olan Tabii Senatörler de iki çeşitti.

İki çeşit atanmışlık
Birinci çeşidi 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren cuntanın (Milli Birlik Komitesi) 14'ler Olayı ile tasfiye edilmemiş üyeleri oluştururdu.
Darbeden sonraki 1961 genel seçimleri ertesinde kurulan iki meclisli TBMM'de, darbeci subaylar Tabii Senatör olarak Senato'da yer almışlar ve dolayısıyla dokunulmazlığa sahip olmuşlardı.
İkinci çeşit Tabii Senatörler ise eski Cumhurbaşkanları'ydı.
Bunlardan Cemal Gürsel bitkisel hayat yaşadığı son altı ayda Tabii Senatör olarak yaşamını tamamladı.
Cevdet Sunay 7 yıl, İsmet İnönü 13 ay, Fahri Korutürk ise 5 ay tabii senatörlük yaptılar.
1974'te kendisine tabii senatörlük teklif edilen Celal Bayar ise "Ben ömrüm boyunca demokrasi için mücadele ettim. Demokrasilerde tabii senatörlük yoktur" diyerek bu teklifi reddetmişti.
Aslında bu "Hayat boyu" senatörlüğün hayat süresi 12 Eylül 1980 darbesi ile sona erdi.
Bu hatırlamalardan çıkartılabilecek derslere gelince...

Bazı dersler

1- Kanuni ile Hürrem'in ilişkilerini konu alan televizyon dizisi dolayısıyla "Kendi tarihimizi ne kadar biliyoruz" sorusu yeniden gündeme geldi.
Bu açıdan kendinizi sınamanızı öneriyorum.
Bırakalım 16'ncı yüzyıla ait bilgilerimizin derecesini...
Kaçımız 1980 öncesi tarihimizi hatırlıyoruz?
2- Hep 1982 Anayasası'nı yerip 1961 Anayasası'nı kutsarken bu "Kontenjan" ve "Tabii" senatörlük uygulamalarını hiç aklımıza getiriyor muyuz?
Ya da bazılarımıza göre göbeğini kaşıyan seçmenler yerine Çankaya'da oturan kişinin seçilmişleri belirlemesi acaba toplumsal koşullarımıza daha mı uygun olacaktır?
Parti genel başkanlarının milletvekillerini belirlemeleri bu nedenle mi hiç yadırganmıyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA