Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İçeride ve dışarıda değişimi görmezden gelenler var

1940'lı ve hatta 1950'li yıllarda bile yurtta ve dünyada ne olursa olsun "Nasıl olsa Türkiye'de İsmet İnönü var, değişim rüzgârları bizi etkilemez" diye hissedilmez miydi?
1960'ın 27 Mayıs darbecileri bile sonunda Türkiye'nin yönetimini İnönü'ye devretmediler mi?
Kemal Tahir, İsmet İnönü için "Son Osmanlı Paşası" derdi.
Ama bir noktadan sonra olayların gelişimi İnönü'yü ve onun simgelediği statükoyu aştı.
Öylesine kökten değişimci bir süreç yaşadık ki, Sovyetler Birliği bile, 20'nci yüzyılın sonuna kadar dayanamadı.
Şimdi bazıları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni statükoyu temsil ettiğini düşünmekte.
Oysa statüko diye bir şey kalmadı Türkiye'de de, dünyada da...
Bir ayağımızla bastığımız Ortadoğu'ya veya öbür ayağımızın bastığı Avrupa'ya bakın.

Çarpıcı örnekler
Daha ötesi var mı?
Yüksek teknolojik aygıtları üreten Amerikan firmaları, Amerikan işçilerine güvenmiyor. Bunlar Çin'de üretiliyor...
Başkan Obama ölümünden önce Steve Jobs'a "Iphone'ları, Ipad'leri neden ABD'de üretmiyorsunuz" diye sorduğunda Jobs "ABD'de yeni bir ürünü üretim tezgâhına koymak çok uzun zaman gerektiriyor" diye cevap vermişti.
Amerikan kapitalizminin artı değer yaratmak için Komünist Çin'e muhtaç olması bile, yeni dünyanın eskisinden ne kadar farklı olduğunu göstermiyor mu? On yıl önce refah düzeyine pek imrendiğimiz Yunanistan'ın bugününe bakın bir kez...

Eskiden de Nusayri'ydi

Bu dünyada "Komşularla sıfır sorun" politikası izlemek de pek mümkün değildi.
Neticede komşular da inanılmaz ölçülere varan değişim sürecine girdiler.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu "Türkiye Ortadoğu'da Sünni çemberine dayalı bir politika mı izliyor" sorusuna pek doğru olarak "Beşar Esad kendi halkıyla kavgaya girmeden önce de Nusayri'ydi ve bizimle de dosttu" cevabını vermiş.
Galiba bölgedeki değişimi anlayıp ona uyum göstermekte zorlanan iki ülkeden biri İsrail'se, diğeri de ABD'dir.
Bu iki ülkeyi yönetenler Ortadoğu'yu da, Türkiye'yi de eski bakış açıları ile değerlendirmek gibi dramatik hatalar yapıyorlar.
Tıpkı Türkiye'nin iç siyasetindeki bazı düşünce odaklarının yaptığı hataları tekrarlıyorlar.
İçinde bulunduğumuz süreç geri dönüşü olmayan bir yolun üzerinde gelişmekte... Akılcı olan gerçekleri görmek ve buna uyum göstermek değil midir?
Ortadoğu'da "İran'a ambargo" ile "Gazze'ye ambargo"yu aynı sepete koyduğunuz zaman, Türkiye'de bazılarının düşündükleri gibi "Çoğulcu demokrasi ile vesayetçi demokrasiyi birlikte yaşatmak mümkündür" şeklindeki yanılgının benzerini sahnelemez misiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA