Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yanlış bilgilere dayalı olarak fikir sahibi olmak...

Siyaset ve düşünce hayatını klişeleşmiş sloganlara dayalı olarak sürdürmek ne kadar sağlıklıdır acaba? Örneğin "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz" şeklindeki klişeleşmiş söylemi hatırlayın... Ve "Ya bilgi sandığımız şeylerin büyük bölümü, ezberletilmiş yanlış bilgilerden oluşuyorsa" ihtimalini bir düşünün.
Örneğin Baltacı Mehmet Paşa ile Çariçe Katerina arasındaki ilişkinin özü seks değil de, rüşvet ise... Veya laikliğin içeriğindeki "İnanç ve ibadet özgürlüğü" bizim sloganlaştırdığımız "Din ile devlet işlerinin ayrılması" kadar ağırlıklı ise?
Bunun gibi "Lozan değiştirilemez ve tartışılmaz" klişesini defalarca duymadık mı? Ama gerçek bilgiye ulaştığımızda görüyoruz ki, Lozan imzalandığında İtalya'nın olan 12 Adalar şimdi Yunanistan'ın... Lozan'da Kıbrıs İngilizlerindi, şimdi değil. Hatay Türkiye'nin değildi, şimdi Türkiye'nin... Boğazlar Rejimi Montrö'de değiştirildi. Batı Trakya'da Türkler duruyor ama İstanbul'da Rum kalmamış...

Devletçilik sloganı

Bir de "İslam'da şiddet yoktur" klişesini sık sık duyarken, El Kaide'yi, IŞİD'i, Taliban'ı "Siyasal İslam"dan nasıl soyutlayabileceğinizi düşünmüyor musunuz?
Güncel siyasi sorunlarımızdan bir tanesi de "CHP'nin iktidar alternatifi olamayışı" değil mi? Bu sorunun bir öğesinin de CHP'nin değiştirilmez "6 Ok"undan, mesela "Devletçilik"ten kaynaklandığını düşünmüyor musunuz?
1960 sonrasında "Devlet Planlama Teşkilatı" kurulurken o dönemde Başbakan olan İsmet İnönü, Atilla Karaosmanoğlu'na "Türkiye'de kaç tane KİT var" diye soruyor... Mevcut İktisadi Devlet Teşekkülleri'nin ve iştiraklerinin sayısı söylenince şaşırıp "Neden bu kadar fazla" diyor. Bunun nedeni olarak, KİT üst düzey yöneticilerine ek gelir sağlanması için iştiraklerin yönetim kurullarına atamalar yapıldığı anlatılıyor...
İnönü de bunun üzerine şu yorumu seslendiriyor:
- Desenize bizim devletçilik dediğimiz şey dolapçılık haline gelmiş'

Temel'in fikri...

Mesela bu diyaloğu bilebilmek için Atilla Karaosmanoğlu'nun otobiyografisini ( İzmir Karşıyaka'dan Dünyaya, İş Bankası Yayınları, 2005) okumuş olmanız gerekiyor. Kısacası fikir sahibi olmanızı mümkün kılacak doğru ve gerçek bilgilere ulaşmak kolay değil. Bu yüzden çoğunluk içeriklerine fazla bakmadan klişeleşmiş sloganlara sarılmaz mı?
Şimdi sosyal medyada dolaşan cümlelere takılıp, gerçek bilgiye ulaştıklarını düşünenler yok mu? Opera binasının kapısındaki afişe takılan Temel'in fıkrasını hatırlayın...
Temel opera binasının müdürüne gitmiş ve "Ben burada oğlumun sünnet düğününü yapacağım, salonun kirası ne kadar" diye sormuş.
Opera'nın müdürü gülmüş, "Mümkün değil efendim. Bu binada düğün, sünnet gibi etkinlikler yapılmıyor" diye cevap vermiş. Bu cevap Temel'i sinirlendirmiş, "Öyleyse kapıdaki afişte neden 'Bu gece Figaro'nun Düğünü var' diye yazıyor" diye bağırarak azarlamış operanın müdürünü.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA