Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Cevapsız sorular çoğalınca komplo teorileri de artar

Bazı soruların cevaplarını bilmiyoruz.
Örneğin "Açılım Süreci"ndeki HDP ile bugünkü HDP arasındaki radikal tutum farkı, kimin güdümünde oluştu? Kim ya da hangi merkezler düğmeye bastılar ki, devletin diyaloga bile girdiği PKK, bir anda kentleri de hedef alan saldırılara girişti? Öcalan'ı kimler devre dışı bıraktırdı? Selahattin Demirtaş'ın "Brüksel-Washington-Moskova" arasında gidip gelmeleri, iç dinamikleri dengelemek amacıyla dış dinamikleri devreye sokma girişimleri miydi?

Yerli malı mı?
Şu anda Pensilvanya merkezli ve önde gelenlerinin çeşitli dış ülkelere kaçtıkları "Gülen Örgütü"nün, yerli malı bir hayır kurumu olduğunu düşünen safdiller hâlâ var mıdır acaba? Erdoğan'ın ameliyata girmesini kollayıp 7 Şubat 2012'de Oslo Görüşmeleri'ni vesile ederek MİT Müsteşarı'nı tutuklamaya kalkan Fethullahçılar, gerçekten "Yerli malı" bir post-modern darbenin planlayıcıları mıydılar?
Ya da Başbakan Erdoğan'ın 2012 haziranında "Hasret bitsin, artık ülkene dön" diye stadyumdan çağrı yaptığı Fethullah Gülen "Ülkemde olan o şeylere zarar vermemek için burada kalacak, yaşayacağım" cevabını verirken, gelecekte seslendireceği beddualara zarar vermemeyi mi hesap ediyordu?

Taksim mi Tahrir mi?

Acaba Türkiye'nin özellikle Ortadoğu'ya ilişkin olarak izlediği aktif dış siyaset, bazı merkezlerde "Bunları içe döndürmenin ve problemler üretmenin zamanı geldi" düşüncesine mi yönlendirdi? Taksim Meydanı'nı Tahrir Meydanı'na ve Türkiye'yi Mısır'a dönüştürmeyi amaçlayan "Gezi Kalkışması"nın dış medyada inanılmaz ölçüde yansıtılması, bu medyanın konu sıkıntısı çekmesinden mi kaynaklanıyordu?

Ders mi veriyorlar?

Mısır'daki Sisi darbesini Amerika'nın, Avrupa'nın ve İsrail'in mutlulukla karşıladıklarını, o ülkedeki sağır sultan bile duymadı mı? Yüzbinlerce vatandaşının katledilmesinin ve milyonlarca vatandaşının mülteci olmasının sorumlusu Beşar Esad'ın arkasında gizli ve açık dış destekler olmasaydı, onun hala koltuğunu korumuş olması düşünülebilir miydi? Acaba "İslamî Direniş Hareketi" Hamas'la ve Meşal'le diyaloga giren Ankara'ya birileri, "Biz de terörü ve paralel devlet yapılanmasını devreye sokarız" mı demek istediler?
Yani bu coğrafyada kimin elinin kimin cebinde olduğunu herkes bilmiyor mu? Kısacası bilinmeyenlerin bilinenlerden daha fazla olduğu bu coğrafyada, kaçınılmaz olarak komplo teorilerinde ışık aramak tercihi ağır basar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA