Milli Takım'da Şenol Güneş'li günler. 2004 Portekiz elemelerinde Milli Takımımız Liechtenstein maçı için Zürih'te kamp yapıyor. Bu maçın ardında da Dublin'de İrlanda ile hazırlık maçı yapacağız. Kampı bizimle birlikte Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy da takip ediyor. Her zaman olduğu gibi F.Bahçe ile aralarında sorunlar var. Karşılıklı demeçler ve eleştiriler gırla gidiyor.
Bir röportaj yapmak istedim. Çok samimi olarak konuştuk. Antrenman sahasının çevresini dört dönüyoruz. Ben soruyorum, O anlatıyor. " Ben hakem kararlarından en çok etkilenen insanım. Fenerbahçe'ye karşı bir hata yapıldığında sabaha kadar uyuyamıyorum. Ama ne yapayım? Hakem hata yapacak. Benim elimde değil ki. "Bu sözler manşet oldu.
Ben iki taraf arasında bir kıvılcım yarattığıma inanıyordum. Ulusoy bir adım atmıştı, Aziz Yıldırım peşinden gelebilirdi.
Sabah kamp yapılan otele gittiğimde, yöneticilerin ve elbette Ulusoy'un yüzünden düşen bin parçaydı. Şaşırdım. Yanındakiler (İsimleri bende saklı) sürekli olarak " Bu laflar yanlış anlaşılır. Senin Fenerbahçe'ye teslim olduğunu sanırlar. Onlar kim, siz kimsiniz. " şeklindeki dolduruşlarla, Ulusoy'u bu sözlerine pişman etmişlerdi.
Yan yana geldik. "Keşke yazmasaydın" dedi.
"Neden? Kötü mü oldu? Sizden nefret edenlerin fikri değişecek" diyecek oldum.
"Ama bak insanlar ne diyor. Bunu geri adım olarak söylüyorlar. Yanlış oldu" diye konuştu. Türk futbolunu yöneten kurumla, futbolun lokomotif kulüplerinden birbirleriyle ilişkisine bakar mısınız! Ulusoy'un yancıları, Haluk Başkan'a gazı veriyor, onu yönlendiriyor. Attığı adımı geri aldırmaya çalışıp, muhtemel bir yumuşamanın önüne geçiyorlardı. Ve kimse, ötekine "Sen yanlışsın" demiyordu.
Elbette, bu sözlerden sonra Fenerbahçe Kulübü de adım atmadı. "Nasıl yani?" diyecekseniz, onu da anlatayım.
OYNAYAN FİLM AYNI
Bu sözlerin yayınlanmasından bir ya da iki gün sonra, Aziz Yıldırım ve Mahmut Uslu Zürih'e geldiler. FİFA Merkezi'nde işleri vardı. Milli Takım'ın oteli, FİFA binasına 500 metre uzaklıktaydı.
Kendi oyuncularını görme bahanesiyle bile 10 dakika uğrayıp, fırsatı değerlendirebilirlerdi.
Yapmadılar.
Mücadele etmek ve sahte düşmanlar yaratmak iki tarafın da daha çok işine geldi. Politik düşünmeyi tercih edip, bir gerginliği kendi platformlarında işlerine gelen şekilde değerlendirmeyi tercih ettiler belki de.
Ve şimdi aynı filmin tekrar bölümleri oynanmaya devam ediyor. Bu sefer hakem hataları değil tartışılan.
Federasyon aracı kullanmadan, kendi kararlar veriyor. Ceza Kurulları'na çifte standart yaptırtıyor.
Maç satana altı ay ceza veriyor, kendisini eleştirene bir yıl.
Hele Mahmut Uslu'nun Ceza Kurulu'na verilmesi daha komik. "Bu adamla (Cemal Aydın) konuşma" demiş Aziz Yıldırım'a.
Ankaragücü konusundaki hassas kararları ve tartışılan cezalarından sonra, Cemal Aydın'ı da kendilerinden kabul etmişler açık açık.
Şimdi, "Gözüme uyku girmiyor" diyen Haluk Ulusoy mu hata yapmış, O'nun bu sözlerini dikkate almayan Aziz Yıldırım mı?
