Türkiye 15 gündür İsviçre maçını konuşuyor. Televizyonlar ve gazeteler adeta İsviçreTürkiye maçı üzerinden tiraj ve reyting kazanır hale geldiler. Hem Almanya 2006'yı kaybettik hem de dünya üzerindeki prestijimizi... Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de ceza kapıda. İsviçre ve FIFA entrikalarını fark edemeyip kaderine teslim olan Futbol Federasyonu'na geçtiğimiz gün bakandan çok ama çok ağır bir muhtıra geldi.
Sayın Bakan'ı kutlamak lazım. Uzun yıllardır hiçbir siyasetçiden ve de özellikle Başbakan Yardımcılığı'na kadar gelmiş bir insandan böylesine cesur böylesine prestijli bir açıklama görmemiştik. Sözler kibar ve son derece diplomatik bir tarzda söylenmiş ama işin tercümesi çok açık: "Beyler beceremediniz, bizi rezil ettiniz, görevi bırakıp gidin. Gitmezseniz ben gitmeniz için her türlü yetkiyi kullanacağım..." Aslında bakanın sözleri 70 milyonun hissettiği, haykırdığı sözler. Şimdi herkes basına suç buluyor. Yok efendim o görüntüler niye yayınlanmış. Dünyanın her yerinde sahada olan görüntüler yayınlanır. Böylesine görüntüleri ancak eski komünist ülkelerde göremezdiniz. Ama artık çağ değişti. İnsanlar o rezillikleri çıkartan kişilerden hesap soracağına basını suçlar hale geldiler.
Bunun da başlıca sebebi Futbol Federasyonu. Çünkü Başkan Levent Bıçakcı olayların bu hale gelmesinde hem Türkiye hem de İsviçre medyasını suçladı. Aslında bu işlerin bu hale gelmesinde baş sorumlu kurumlar belli. Başta FIFA sonra da futbol federasyonu. Başka hiçbir suçlu aramayın. Bundan böyle yapılacak şey çok açık. Temel hedef FIFA'dan alınacak cezayı en aza indirmek. Diğer bir hedef de kurtarabilirsek özellikle Emre'yi az bir maç cezasıyla kurtarabilmek. Bunu Türkiye'de bir kişi çözer. O da Sayın Başbakan. Olay federasyonu aştı. Türk devleti ve Başbakan çok güçlü lobiler sayesinde alacağımız cezayı minimalize edebilir. Aksi halde AntiTürkiye rüzgarını arkasına almış FIFA, öyle bir hakkımızı yer ki, ne yapacağımızı şaşırırız.