İstanbul bu hafta coşmuş durumda.
Bir sanat yuvası adeta... Çağdaş sanat fuarı ArtInternational'la paralel pek çok sergi de açıldı hafta içinde, fevkalade sinerjik bir hal söz konusu. Sanatseverler yaşadı, "Sanat sepetle işim olmaz" diyenleri de ufak bir ısınma turuna çıkaralım...
Diğerlerini erteleme payınız var ama bu hafta sonu fırsat yaratmak icap eden en temel etkinlik, ArtInternational.
26-28 Eylül'de Haliç Kongre Merkezi'nde yer alan ArtInternational Istanbul, bu yıl ikincisi düzenlenen uluslararası bir çağdaş sanat fuarı. Bu da ne demek; yurtdışından galeriler teşrif ediyor demek.
Evet, ABD'den Çin'e, Suudi Arabistan'dan Finlandiya'ya 24 ülkeden 80 galeri ve 400'den fazla sanatçı boy gösteriyor.
Üstelik de prestijli galeriler, şöhretli sanatçılar... Andy Warhol da var, Miro da... Damien Hirst de var, Banksy de... David Hockney de var, Anish Kapoor da, Marina Abramovic de, Ai Weiwei da, Taner Ceylan da...
ArtInternational Istanbul'un düzenleniyor olması önemli.
Avrupa'dan, Amerika'dan, Asya'dan, Ortadoğu'dan sanatla içli dışlı olan, bu işe para yatıran isimlerin İstanbul'a gelmesi, sanat piyasasının nabzının benzersiz Haliç manzarasına karşı atması demek. Hareket, bereket ve gelecek vaat eden faydalı bir şey yani.
SAHİCİ MIRO GELDİ
Birkaç yıl önce Barselona'daki Miro Vakfı'na (Fundacio Joan Miro) gittiğimde öyle büyülenmiştim ki, bundan böyle hiçbir Miro olayının kesmeme ihtimali belirmişti. Öyle böyle bir yer değildi; koleksiyonu 14 bin parçaydı!
Burası için yapılan, bir duvarı kaplayan devasa halıdan gözlerimi alamamıştım. Uzaylı bir çift gibi duran yine dev heykel maketi de unutulmazdı ('Badem Çiçekleriyle Oynayan Âşıklar').
Sonra geçen yıl Tophane-i Âmire'ye gittik. Zayıftı ama mekânın büyüsüyle yapıtların tezatı filan derken, skandal:
İşlerin çakma çıkmasıyla yüzümüz kızardı!
İşte o ayıbı silecek sergi, bu hafta başı itibarıyla Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM): 'Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar'. Bu defa elbette ki emin ellerdeyiz: Barselona'daki Joan Miro Vakfı, Mayorka'daki aile koleksiyonu Successio Miro ve yine oradaki Pilar ve Joan Miro Vakfı işbirliğiyle hayata geçen bir sergi bu. Katalan ressam ve heykeltıraşın; kadın, kuş ve yıldız temalarına yoğunlaştığı olgunluk dönemiyle buluşuyoruz.
Ve 1 Şubat'a kadar da sürüyor bu buluşma.
SSM'deki Miro eserlerinden çok Müzedechanga'daki Miro lezzetlerini görüp tatmak isteyenler var; haksız da sayılmazlar hani! Bu defa geçen yılki Anish Kapoor sergisi boyunca yaptıkları gibi haftanın sadece iki akşamı özel menü sunmak yerine, Miro'nun işlerinden hareketle tasarlanan lezzetleri, günler içine yaymış Changa'cılar.
Öğlen gittiğinizde de Miro atıştırabiliyorsunuz!
Şimdi mecburen kısa kesip sözü Olkan'a (Özyurt) bırakacağım. Ama şu kadarını söyleyeyim:
İstanbul Modern'deki 'Yüzyıllık Aşk: Türkiye'de Sinema ve Seyirci İlişkisi' kadar kitleleri çekecek; herkesin kalbine, belleğine bir biçimde değecek sergiye az rastlanır.
4 Ocak'a kadar muhakkak düşürün yolunuzu ve ya eski bir film afişinde ya bir fanatik hikâyesinde ya da bir hayran mektubunda kendi çocukluğunuzu bulup zevkten titreyin.
GÜNEYDOĞU ASYA'DAN SANAT
Açılış olmayan alelade bir günde bu kadar rağbet görmek; bravo valla! Geçen hafta Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki Arter'de basbayağı izdiham vardı.
Kapının girişindeki yuvarlak pinpon masası bir kere, heyecanlı bir turnuvaya ev sahipliği yapar gibiydi.
Buradaki 'Göçebe Bakış', Güneydoğu Asya'daki çağdaş sanata dair bir sergi. Endonezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Myanmar, Kamboçya, Vietnam, Malezya... Buralardan yerleştirmeler, videolar, ses işleri, fotoğraflar, performanslar var. Katılıma açık işler özellikle ilgi çekiyor. Singapurlu sanatçı Lee Wen'in, standart dikdörtgen yerine simit şeklindeki pinpon masası da onlardan işte. Raketleriyle oyuna dahil ediyor izleyicileri.
Instagram kullanıcıları için de verimli bir alan; Endonezyalı Heri Dono'nun kuklaları ve üç boyutlu figürleri en popüler selfie elemanlarından. Siyaset eleştirisi yapan, otoriteye muhalif, ışıklı 'Politik Palyaçolar'a karşı koyabilen yok neredeyse!
Isabel ve Alfredo Aquilizan'ın 'Müşterek/Servet: Başka Bir Ülke Projesi' başlıklı yerleştirmesinde, statükoya meydan okuyan teneke taçlar da en çok ellenen, denenen, takılıp poz verilen sakinlerden.
Hafta içi açılan önemli ve kıymetli sergilerden biri de Beyoğlu Akbank Sanat'taki Marcel Broodthaers sergisi 'Sözcükler, Nesneler, Kavramlar'.
20. yüzyıl kavramsal sanatının babalarından Broodthaers'ın dünyadaki en kapsamlı koleksiyonunun yer aldığı Ghent'teki S.M.A.K. Müzesi dışında açılan en zengin sergisi bu, küratörü de SABAH okurlarının gayet iyi bildiği bir isim: Hasan Bülent Kahraman.
Gündelik nesneler bildiğimiz anlamlarından uzaklaştığında ne oluyor, kelimelerin gücü nereye varıyor, bahsederiz yine. Zira hatırlatmakta fayda var: Cumartesi ekinin yazıları çarşamba günleri teslim ediliyor ve bu açılışlar, ön izlemeler, davetler, bütün faaliyetler aksi gibi ille çarşamba akşamları oluyor!
