Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Yamaç-evleri gezerken

Efes'i karış karış bilirim. Ama yamaç-evleri denen, Efes'te oturulan yerleri, yani evleri uzun yıllardır görmemiştim. Bu vesileyle, olayın diğer bir davetlisi olan Osman Şahin dostumla birlikte onları iyice gezdik.
Yan yana yedi ev... Hepsi yamaca yayılmış, geniş bir avluya bakan, iki-üç katlı büyük mekanlar. Dönemin o yapıları yaratan uygarlığının ev-içi yaşama dönük yüzü. Her yerde mermer kaplamalar, mozaikler, freskler... Ve atölyelerde sürekli mermer veya mozaik parçalarını birleştiren, renklerin sırrını araştıran bir uzman-emekçiler takımı. Mimari restorasyon uzmanı Sinan İlhan, bizi bizzat gezdirdi, değerli bilgiler verdi. Bu güzel mekanların nasıl büyük bir sabırla geçmişe döndüğünü, güzelliklerine bir ölçüde kavuştuklarını görmek, şu iki uğraşa olan büyük saygımı canlandırdı: Arkeoloji ve restorasyon...
Üstelik yapılan, bütünün yanında devede kulaktı. Efes'in birçok yamacı ve uzanan boş alanları, kazı ve araştırma bekliyordu. Bakan tüm yabancı ekiplerle iyi ilişkileri olduğunu, bu sayede birçok kaçırılmış eseri geri isteyebildiklerini söylemişti. Nitekim Efes'i kazan Avusturyalı ekibinin en son yamaç-evler üzerine hazırladığı ve yabancı dillerde yayımlanmış olan dev eseri, dilimize çevirtip iki cilt halinde basması, buna işaret sayılmalıydı. Efes'ten, her zaman olduğu gibi yine 'ilahi' duygularla ayrıldım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA