Lisedeyken, bir hanım öğretmenimize telefon gelmişti. Eşi eşyalarını kapının önüne koymuş. Bu hanım öğretmenimiz, tabii telefon gelir gelmez apar topar eşyalarını kurtarmaya gitmişti. Kendisi hakkında aklımda kalan en belirgin konu, bence zaten eşyalarını eve almanın müthiş bir hata olduğuydu.
Bizi mütemadiyen ve topluca disiplin kuruluna sevk eder, Allah'tan, disiplin kurulu onu ciddiye almazdı. Allah bilir eşine neler yapmıştı da adamcağız eşyaları kapının önüne koyup olaya son vermeye kalkmıştı.
Efendim, bu hatıraların zihnimde canlanması bir ruhi rahatsızlıktan kaynaklanmıyor elbette.
Mesaj vermek istiyorum. Şöyle ki: Bu hanım öğretmenimizin durumunu, biz fani talebeler, okulumuzun tarih öncesi santralına bakan dedikoducu santral memuru Mehmet Abi'den öğrenmiştik.
Yoksa söz konusu hanımın okuldan apar topar gidişinin sırrına hiçbir zaman vakıf olamazdık. Lakin medeniyetin ilerlediği günümüzde, bu tür konular Twitter'dan derhal öğrenilebiliyor. Evet, Demet Akalın'ın gözümüzün önünde enteresan bir ilişki yaşadığı Önder Bekensir'e attığı mesajları kastediyorum. Nasıl bir seviye! "Hayatta hiç yanılmadım şu hislerimde.
Teyzem diye giderler, karı koynundan çıkarlar pesss!!!" Ve sonra: "Önder Bekensir karının koynundan zahmet edip çıkma sakın, eşyaların çöpte!"
İşte bakınız, biz buna maruz kalıyoruz. Yani yukarıdaki Twitter satırlarının yazarı arkadaş, bu memleketin en ünlü, en aranan, en bilmem ne popçusu! Ne bileyim sayın okur, bir ÖSYM sınavı falan mı düzenlense bu işler için? "Meşhur olmak belli koşullara bağlıdır ey vatandaş!" diye bir kanun mu icat edilse?
Hayır, Türkiye'nin en mühim sinema insanlarından biri, gazeteciliğin ve televizyonculuğun çok kolay ve zevkli bir iş olduğunu söyleyerek bizi bizden alan biri, Ömür Gedik de şarkıcı oldu biliyorsunuz. Bu işi sosyal sorumluluk icabı yapıyormuş. Kedilere, köpeklere mama alabilmek için albüm çıkarmış. Tüm geliri oraya aktarıyormuş.
Ah şu sosyal sorumluluk, ah! Tabii insanın sosyal bakımdan sorumlu olabilmesi için ille de albüm falan çıkarması gerekiyor...
Şimdi efendim, büyük holdingler falan hep böyle işler yapar, çevreyi en çok kirleteni, muazzam çevreci bir kampanya başlatır. Alıştık artık bunlara. Ömür Hanım da, albümü 'sosyal sosyal sorumluluk icabı yaptım' diye bir 'bahane' üreteceğine, "Sesim güzel, yaptım, size ne?" diyebilirdi. Mesela daha evvel gazeteci ve radyocu Ayça Şen bir albüm çıkarmış, 'her şeyi bilen insan' Hakkı Devrim,"Herkes kendi işini yapsın!" diye çıkıştığında, aynen, "Sesim güzel, yaptım, size ne?" anlamında bir cümle kurmuştu. (Tabii Hakkı Devrim söz konusu lafı kendisine 'şov rolü' verilen Okan Bayülgen programında etmişti. O o sırada kendi işine bakmıyordu, ne gam...) Lakin, herkesin malumu, Ömür Gedik'in albümü için hakikaten bir 'bahane' gerekiyordu...
Nitekim milli jüri üyemiz Armağan Çağlayan, olayı anında tespit edip, yine Twitter aracılığıyla bizlerle paylaştı: "Hayır yapmak kisvesi altında aslında şarkıcı olmak istemek ve hayvan severliği alet etmek kaç puan?" Dö puan!..
SOSYAL SORUMLULUK İCABI MÜZİĞİ BIRAKANLAR
Tabii kıymetli okur, bizim memlekette bu işler böyle oluyor. Nasıl ki sosyal sorumluk bir şekilde musiki camiasına girilebiliyorsa, yine sosyal sorumluluk icabı müziği bırakmak da, kamuoyuna açıklama ile gerçekleşiyor.
Nitekim Teoman da böyle yaptı ve filozofik ifadelerin yer aldığı bir açıklama ile müziği bırakacağını duyurdu. Bunun, sosyalliğimiz tarafından genel olarak, "Eeee?" diye algılanması karşısında bir açıklama daha yapma ve filozofiyi derinleştirme ihtiyacı hissetti. Lakin sosyalliğimiz yine bir infial, bir Londra tarzı sokağa dökülme falan üretmedi.
Yalnız buradan belirtmek isterim ki, Teoman hiç kaygılanmasın, genç tosunlar rahatsız. Sosyalliğimize bir muhtıra vererek, gerekli tepkinin gösterilmesini, Teoman'ın müzikten kopmaması için ne icap ediyorsa yapılmasını isteyeceğiz.
Hem biz öyle Genç Siviller'e falan benzemeyiz, bir yürüdük mü bıngıl bıngıl ses getiririz.
