Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Yazlıkçılar cehennemi!

Tatili ucuza getirmek üzere, sadece bebekliğimi hatırlayan, dolayısıyla beni hâlâ sevimli telakki eden akrabalarımızın yanına tatile geldim. Plan mükemmeldi: Yeme-içme bedava, mümkün olan asgari efor, evdeki ihtiyarlara ayrılacak asgari hoş-beş süresi ve fakat azami deniz, güneş ve hatta hanımlar. Öyle ya, Ramazan münasebetiyle ahali seyrek, ortam daha müsait... Tabii ki dünyadaki tek kurnaz bendeniz Tosun değilim kıymetli okur. Bahis konusu şirin tatil beldemize intikal ettiğim andan itibaren hayatım zehir oldu. Bir kere, yazlıklarından faydalanmayı düşündüğüm akrabalarım, henüz evlenmemiş bir ağabey ve kızkardeşten oluşuyor. Bundan mıdır bilinmez, 70'li yaşlarında olmalarına rağmen fevkalade enerjik bir vaziyetteler. Sabahları saat 06:00'ya doğru yürüyüş yapmak üzere kaldırılıyorum. Yürüyüş esnasında acayip sorular başlıyor. Teyze, "Evladım ne olacak bu memleketin vaziyeti?" diye sorarken, amca, "Sizin medyada da süper hanımlar var; bu hâlâ neyin bekarlığı Samiciğim?!" diye yarı azarlar vaziyette üzerime geliyor. İşin feci kısmı, yaşları fazlasıyla kemale ermiş bu ağabey-kızkardeş akraba ekürisinin, hiç sektirmeden, aynı anda konuşuyor olması! Sabah yürüyüşü denen şeyin bu kadar belalı olabileceğini tasavvur edemezdim. Hakkı Devrim'e benzeyen uzaktan amcam, "Ayşe (Arman) Hanım'ı takip ve takdir ediyorum. Uğur (Aslan) Bey'le mülakatında, ilk kez ne zaman seviştiğini sormuş. Şahsen mülakatın tek ilgi çekici yeri olduğu kanaatindeyim," derken, aynı anda lafa giren ve ağabeyini - tabii ki- dinlememiş olan uzaktan teyzem, "Şu televizyona yeni çıkmaya başlayan ve sürekli bağıran çift fevkalade itici. Televizyonda mı evlendi onlar?" diye soruyor. Bu arada, uzaktan teyzem Ruhat Mengi'ye benziyor. Cevap verme çabası ise beyhude. Her soruyu kendileri cevaplıyor, her lafı kendileri tamamlıyorlar!.. "Cevap vermedi tabii çocuk, bana da sorsan söylemem ne zaman seviştiğimi... Bizim zamanımızda yoktu öyle 'özgür aşk' teraneleri..." ya da "Bu yeni 'şey'ler televizyonda yatıp kalkıyor zannımca. Televizyonda evlenmişlerdir tabii. Ah tosuncuğum, şu izdivaç programları ne öyle? Amcan da tutturdu 'Çıkacağım!' diye... Ay o Hande - Ataizi- Hanım'ın programı tam bir skandal! Sen lütfen tenezzül etme öyle şeylere..."

ÖĞLE AKŞAM YANIK!
Günün başlangıcından devamını tahmin edebileceğinizi sanıyorsunuz, değil mi? Öyle değil işte kıymetli okur. Bendeniz yürüyüşün ardından kendimi kan ter içinde bir divana attığımda onlar deniz sefasını bitirip çoktan 'yanık' tabir edilen iskambil oyununun atmosferini hazırlamış oluyor! Güneşten ve tabii denizden uzak durulması icap eden öğlen vakitleri işte bu 'yanık' denen musibete ayrılmış. 1 liradan, yani hesapta sembolik bir paradan oynanan yanıkta, yanıp yanıp oyuna tekrar girdiğim için, her seferinde en az 7 lira kaybediyorum. Yandıkça hırslanıyor, hırslandıkça yeni oyun için ısrarcı oluyorum. Her seferinde katlanılmaz bir sırıtma eşliğinde iskambil kağıtlarını yeniden dağıtmaya başlıyorlar. Ve ne yazık ki, bir türlü kalkılamayan yanık masasından akşamüzeri yarım saat kadar denize girme süresi kalıyor. Bu esnada bendeniz bir tatil köyünde, üstelik 'her şey dahil' sistemde bir gün kalacak kadar para kaybetmiş, ziyadesiyle düşüncelere gark olmuş vaziyette, denize mi, duşa mı girdiğimi anlamadan akşam yemeği masasına oturuveriyorum... Her gece bir program mı olur ey okur? "Bu akşam falanca teyzenler geliyor, mangalı yak bi zahmet tosunum..." Evet, mangal fikri çok cazip ama arkasından, bu sefer başka yaşı kemale ermiş kimselerle yanık masasına oturuluyor. Gündüz kaybedilen 'her şey dahil sistem' parasını gece kurtarma fikri, insanın kafasından 'tanışılabilecek güzel bir hanım' ihtimalini sildiği için, bir diskoya falan gidilmiyor, hiç tereddütsüz o masaya oturuluyor. Derken, "İskambil oynamaktan başka sosyalleşme ihtimali olmayan kimselerle asla kumar masasına oturma!" diye veciz bir laf üretiliyor, zira kaybedilen 1 liralar katlana katlana beş yıldızlı otel parasına denk geliyor. Teyzelerin yüzünde hep aynı sırıtma... Allah sizi inandırsın, seri katillerin ruh halini çok iyi anlamaya başladım kıymetli okur!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA