Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Yazı bazen çaresiz kalır

Bizim kuşağımızdan tarihçi bir dost ile sohbetteydik. "Neler oluyor?" diye sordu, yanımıza gelen genç gazeteci arkadaşımız.
Gerçekten de insan, bu Türkiye'de, bazen neler olduğunu, ne olduğunu, anlamakta güçlük çekiyor. Bu koşullarda, insanın içi acıyınca, adına yazı denilen araç da, yolunu yitiriyor. Issızlaşıyor, sessizleşiyor. İnsanın çaresizliği, yazının çaresizleştiği an ile buluşuyor. Yazının başında "bizim kuşağımız" diye vurgulamıştım. Bizler, son yıllarda 78'liler olarak adlandırılıyoruz. Bizim kuşağımız; bu ülkede hep karanlıklarla yüzleşti. Cezalandırıldı. Gün geldi, solgun bir darbenin kıyısında, eğitim hakkı elinden alındı, acı çekti, hapislere atıldı, sürgünlere gönderildi. Bizden önceki 68 kuşağı gibi! İki dönem arasındaki temel fark ise bizim kuşağımızda 'acının' kitleselleşmesiydi. Acının, binlerce insana yansımasıydı.
Bizler bu nedenle, hep karanlığa karşı çok duyarlı olduk. Demokrasinin, şeffaflığın, güçlü temiz toplum özleminin yanında, yanı başında, arkasında durduk.

***
Bizim kuşağımız acı çekti, ama 'kire' bulaşmadı, bulaştırılamadı.
Hep 'barış' arayışında; daha güzel, umut veren bir Türkiye tablosunun doğuşu için; doğruları destekledi. Bunun için çaba harcadı. Bu nedenle, Susurluk teşhir edilirken de, karanlığa karşı bir mum yakılırken de, 12 Eylül darbesi ile yüzleşilirken de; 78'liler hep duyarlıydı.
Ergenekon'u değerlendirirken, konuya hep demokrat bakış açısıyla yaklaştık örneğin.
Çünkü bizler hukukun üstünlüğüne inanıp; özgürlüklerin sınırlandırılmasında yine bir 'özgürlük' arayışını öne çıkararak; yıllar öncesinden kalma o 'kirli darbe' hesaplarını görüp, anlayarak; bu ülkede her türlü karanlık oyunun açığa çıkmasını isteyerek, adım attık.
***
Bu yaklaşımı, bizim kuşağımızda, hep derinden hissettik. Temiz toplum ve barış özlemi; daha özgür, demokrasinin sınırlarının gelişip, genişlediği; zenginliklerin tabana yayıldığı, adaleti güçlü Türkiye özlemi; bizim kuşağımızın ışığı, insanlık rehberi oldu. Çoğumuzun 'ortak algısı', son otuz yıldır hep bu yöndeydi, hala bu yöndedir. Çünkü toplumun sancılı değişim sürecinde; geçmişte ya da bugünde; eğer 'acı'ya, 'acılara' tanıklık etmişseniz; bu tanıklıkların hüzünlü gölgesinde, daha sarsılarak izliyorsunuz gelişmeleri. Yani her insan, kendi penceresinden, kendi penceresi kadar bakabiliyor dışarıya. Ama eğer bazen, belki de 'bilmediğimiz, hala bilemediğimiz nedenlerle', bir süreç sulanmaya başlıyorsa; bu doğrultuda toplumun ortak algısı da eğer zedeleniyorsa; vicdanınız kanıyor hemen. Örneğin bu yazıyı yazdığımız saatlerde, hala gözaltına alınan gazetecilerin sorgusu sürerken; meslektaşlarınızla ilgili 'Neden?' diye sormak, şeffaflıkla daha çok bilgi edinmek istiyorsunuz. Çünkü 'özgürlükler' bilmediğimiz 'nedenlerle' sınırlanırken, 'özgürlük duygusunun zedelendiği' bir ortam doğuyor sanki. Elbette bir soruşturma sürecinde, yargının yerine kendimizi koymamız, bunun üstüne yargı üretmemiz mümkün değil. Ama aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık gibi; sadece 'gazetecilik' yapan, bu kaygıyla hareket isimlerin gözaltıyla buluştuğu tablo, insanda kaygı yaratıyor. İşte bu çizgide, sahici vicdan ile sağduyu kanamaya başlıyor. İnsan hissediyor ki böyle bir tablo, bu toplum için hayırlı değil. 'Barış ve uzlaşı' yerine, kutuplaşmaların öne çıktığı günümüz Türkiye'sinde, tam da birbirimizi daha çok kucaklamaya gereksindiğimiz anda bu tablo insana umutsuzluk veriyor. Hani derler ya; aslanın ayağına diken batmış. Dağda acıdan inleyip duruyormuş. Yoldan geçen kurda yalvarmış, dikeni çıkarıversin, diye. Kurt:
-Sen koca aslansın, ben senden korkarım, demiş; ancak ayağını bağlatırsan çıkarırım.
Aslan boyun eğmiş. Kurt dikeni çıkardıktan sonra, aslanın ayağını çözmeden, savuşmuş.
Ardından aynı aslan, yoldan geçen tilkiye, dil dökerek, yalvararak, ayağını çözdürtmüş.
Aslan, sonra da doğru 'inine' girip, karısıyla yavrularına:
-Haydi artık, demiş, buradan göçüyoruz.
-Niçin,
diye sormuş ailesi.
-'Kurdun bağlayıp, tilkinin çözdüğü yerde' duramam da ondan, demiş aslan.
Türkiye, bazen bu anlatıdaki gibi umut kırıcı görüntüler yansıtıyor. Ne çok üzücü!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA