Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Hayat Notları: Çiçekler ve şiir

Çiçekler, şiirde duyguların dili gibidir. Şiir, çiçektir. Çiçek, topraktan doğan bir şiir. Şiir güzeldir: İnsanın zihninden taşar; şairlerin ellerinde, dilinde, kaleminde hayat bulur. Her şiir güzel olsa da; insan yaratımı olduğu için; eksiğine, usta olmayanına, işçiliği az olanına rastlanır. Rastlanabilir... Ama çiçekler tanrısaldır. Seralarda yetişeni de, dağlarda, kırlarda, bayırlarda fışkıranı da; tamdır. Eksiksizdir. Çok güzeldir.
Doğanın insana armağanıdır, güzelim çiçekler...

***
İşte bunu bir kez daha yaşadık. Hissettik. İzmir'de kesme çiçekçiliğin doğup, büyüdüğü; sonra yayıldığı, kentin güzel ilçesi Narlıdere'de, 'lirik' bir Çiçek Festivali'ne tanık olduk birkaç gün önce. Narlıdere Belediyesi'nin düzenlediği festivale tanıklık muhteşemdi. Narlıdere'nin başarılı başkanı, ilçede yaşayanların çok sevdiği, iyi insan Abdül Batur'un daveti yaşattı güzelliği. Üstelik, bu işe emek veren, usta çiçekçilerin bulunduğu 'çiçek jürisi'nde, 'çömez' kadrosunda yer bulduk. Onlarca büyülü çiçeğe dokunup; en güzeline ödül vermeye talip olduk. Jüride, Güzelbahçe'nin zarif başkanı Mustafa İnce'den (peyzaj mimarı), sevgili dostumuz, usta çiçekçi Ali Osman Öğmen'den kopya çekmeye çalıştık ama ne çare!
Ne çok zormuş meğer, tanrısal güzelliğin simgesi o çiçekleri puanlamak.
***
Türk şiirinde de, hep simge olan kırmızı, beyaz, sarı, pembe güller...
Bazen aşkın, bazen ayrılığın, bazen hüznün simgesi güller. Kokularıyla insanı yaşamaya kışkırtan güller. Kırmızı, farklı renklerde karanfiller. Barışa en çok ihtiyaç duyulan günlerde, barış sevgisini yayan karanfiller. Sonra o fiyakalı 'gerberalar'. O sevilesi, okşanası 'lilyumlar'. Yeşillikler, yeşiller, renk cümbüşü... Karışık çiçeklerden demetler.
Özgürlüğün simgesi kır papatyaları. 'Patlar'ın gülümseyişi sonra.
Ne çok zormuş, özünde ne çok imkansız; çiçeklerin en güzelini seçebilmek.
***
Çiçekleri izlerken düşündüm: Hissettim onları. Hepsinin şiir oluşunu. Türk şiirinin ve hayatın baş tacı çiçekleri. Gülleri, laleleri, sümbülleri, nergisleri, yaseminleri, menekşeleri. Hepsini.
Hayatlarımıza kattıklarını, bakmanın, dokunmanın; onları sevdiklerimize armağan etmenin sevincini; kokularının yaydığı gizemi. Tüm mevsimlerde, kalbimize bağdaş kurmuş çiçek kokularını. Çocuklukta kitapların arasında kurutulmuş çiçekleri. Beyaz bir gülün sadakatını. Kırmızı bir gülün aşk çağrısını. Karanfillerin sevgi duyumunu. Sümbülün zerafetini. Bir vadi zambağının ıssızlığını, insanı tamamlayışını...
***
Ne çok 'şükür' borçluyuz, çiçeklere. Ne çok 'sevda' doluyuz çiçeklere... Ne çok teşekkür borçluyuz leylaklara. Lalelerin heyecanına, 'menekşelerin' sessizliğine, 'hanımellerinin' bizi peşinden sürükleyen hallerine, 'zambakların' cilvesine, 'nilüferlerin' hüznüne. Aslında ne çok borçluyuz biz insanlar; bize doğanın verdiği bu armağanlara. Yaşamı güzel kılan çiçeklere, belki de çiçekler gibi güzel tüm insanlara; o çiçekleri terli elleriyle büyüten emekçilere, ne çok borçluyuz. Biz insanlar, bir yandan güzelleştirirken, bir yandan kıyabildiğimiz doğanın tatlılıklarına, ne çok borçluyuz... Bir fesleğen kokusuna, 'erguvanlara' ne çok borçluyuz...
***
Çiçek bir ümit. Çiçek bir muhabbet. Çiçek bir tebessüm. Çiçek mutluluktur...
Ilık yağmurlu bir ilkyaz akşamüstünde; çiçeklenmiş Narlıdere'de çiçeklere bakarken; şiirimizin çiçek gibi ustası Edip Cansever'in dizeleri takılıp kalıyor dilime. Çiçekler ordusunu sessizce izleyerek, boyumu çok aşan, hepsinin güzel olduğu, 'hangisi en güzel' oylamasında; gökyüzünden yağmur damlaları yerine Cansever'in şiirleri çiseliyor sanki; Narlıdere Yukarı Köy'ün o sinemasal, şirin, otantik meydanında. "Gül Kokuyorsun" diyordu ya hani Cansever:
***
Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Bu koku dünyayı tutacak neredeyse
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
Herkes, hep bir ağızdan: gül!
Ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek
Saçların, alınların, göğüslerin üstüne
Yüreklerin üstüne
Bembeyaz kemiklerin
Mezarsız ölülerin üstüne
Kurumuş gözyaşlarının
Titriyen kirpiklerin üstüne
Kenetlenmiş çenelerin
Ağarmış dudakların
Unutulmuş çığlıkların üstüne
Kederlerin, yasların, sevinçlerin üstüne
Her şeyin üstüne bir gül işlenecek."

***
Ah şu an sonsuzluktaki sevgili Edip Cansever. Her şeyin üstüne bir gül ya da 'dünyanın bütün çiçekleri' işlenseydi; insanlık ve yeryüzü, ne çok güzel olurdu kim bilir! Yarın değil. Hemen şimdi! Her şey güller gibi ne çok güzel olurdu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA