Öner Akgerman, çok sevip, saygı duyduğum İzmir'in değerli, başarılı sanayicisi işadamı. Sanıyorum 22 yıl önceydi. Yeni Asır'da muhabirlik yapıyordum. Öner Akgerman ile o zaman Çimentaş'ın kurduğu 1824 adlı, İzmir'in en güzel mekanlarından birinde buluşmuştuk. Akgerman, doğru bildiğini her yerde dile getiren, sözünü 'saygın bir üslup' ile ifade etmekten hiç sakınmayan bir insan. Röportaja başladık. O zamanlar henüz digital aletler olmadığı için kocaman ses kayıt cihazlarımız vardı. Koca teybin düğmesine bastım. Sevgili Öner Akgerman ağabeyim ile bugünlerde de dönem dönem ama hala tartışmakta olduğumuz İzmir kentine ait bitmeyen sorunlar üzerine konuşuyorduk.
Akgerman, o yıllarda da bir dünya vatandaşı gibiydi. Çok iyi eğitim almış, iyi yetişmiş bir insandı. Şu andaki gibi konulara çok hakim, okuyan, dünyayı çok iyi izleyen noktada duruyordu. Sahici, sıcak sohbet ısındıkça, konular birbiri ardına akıyor gibiydi. Röportajın bir yerinde, Öner Akgerman şimdi hatırladığım kadarıyla; "İzmir'i pentapot yönetiyor" benzeri bir cümle sarf etti. Eh elbette, benim için 'manşet adayı haber' ortaya çıkmıştı. Aslında Akgerman'ın, ahtapotluğa gönderme yaparak, İzmir'de 'pentapot zihniyetinin' hakim olduğunu anlatmak istediğinin farkındaydım.
MANŞETE TAŞINDI
Ama cümle çok önemliydi. Doğrusu sevgili Öner Akgerman ile röportaj sonrası, güzel sohbetin tadını çıkararak, keyifli ayrıldık. Ertesi sabah erkenden gazeteye gittiğimde, o dönem haber müdürümüz olan sevgili Hamdi Türkmen'e haberi anlattım. Haber, hızla yazı işleri masasında ilk sıraya oturdu. Ertesi gün Yeni Asır'ın manşetindeydi. Ahtapota yapılan gönderme, sonuçta 'ayaklarını' hatırlattığı için, bu 'beş ya da daha çok sayıda kişinin', kimler olacağı, olabileceği, tahminler yürütülerek, iş dünyasında konuşulmaya başlanmıştı. Konu tamamen 'pentapot' zihniyetinin hakimiyetinden çıkarak, kişiler bazına indirgenmişti. Bu 'pentapot' meselesi, İzmir'de her zaman tartışma konusu oldu. Öner Akgerman ile her karşılaşmamızda da, aramızda karşılıklı 'ironik bir hatırat' oluşturdu. Çünkü bir yandan da Öner Akgerman'ın başına, yıllarca sürecek bir konunun sorumluluğunu sarmış durumdaydım. Öyle ki Ege'de Sonsöz haber sitesinden, sevgili dostum Gönül Soyoğul'un, Öner Akgerman ile yaptığı akıcı röportajda, yine aynı konu gündeme gelmiş. Sevgili Gönül Soyoğul, 'hafızaları tazelemek için yeniden sormuş, 'Nedir bu pentapot?' diye. Öner Akgerman da yanıtlamış:
5 KİŞİYLE ALAKASI YOK
"Pentapot, beş tane kişi değildir. Bunu hep yanlış yorumladılar. Hiç unutmayacağım, rahmetli Rıdvan Burteçin, o zaman 1824 Restoran'a geldi, bana dedi ki; 'Öner Bey, Allah aşkına söyle; o beş kişinin içinde ben de var mıyım?' Neden dedim beş kişi? Pentapot'un beş kişiyle alakası yok. O, onlarca da olabilir. Pentapot'dan kasıt. O zaman Ünal Ersözlü ile uzun, üç-dört saate yayılmış bir akşamüstü röportajı sırasında o anda aklıma gelen bir fikirdi. Nereden geldi? Hayvanların denizdeki en tehlikelisi, esasında köpekbalığı değildir. Ahtapottur.
Çünkü ahtapot ne yapar? Ahtapot yalnız yapışmakla kalmaz. Sıkar. Sıkınca her türlü nefesini, hareketini önleyerek yok eder. Dolayısıyla ahtapottan da insana ne geçer? Bir el, beş parmak geçer. Beş parmak neyi ifade eder? Pentapot'tan kastım o. Yani yakaladığını bırakmayan bir el. Pentapot o. İnsanlarla alakası yok. Yakaladığını bırakmayan bir el. Bencil demeyeyim de. Hep ben duygusu ile motive olan kişilerle ilgili. Tabii pentapotta, itidal ya da adalet hissi yoktur. Kendini düşünür öncelikle. Kendinde olmayan şeylerde eşitlik arar."
SONLANDI RAHATLADIM
İşin espri yanını bir kenara bırakırsak, İzmirle ilgili Öner Akgerman'ın şu an yansıttıklarında da, haklılık payı yok mu? 'Kendini düşünür önce. Kendinde olmayan şeylerde eşitlik arar' tespiti, bir yanıyla İzmir'de sık karşılaştığımız tablo değil mi? Elbette bu tabloya sadece İzmir'de değil, Türkiye'nin bütün kentlerinde rastlanabiliyor. Zaten bu aşıldığında, kentler kendisini de aşıyor. Neyse, herhalde bu son açıklama ile 'pentapot' konusunda yıllarca süren 'kulis ve tartışmalar' sonuçlanır. Ben de, en azından Öner Akgerman ile bir araya geldiğimde, onun başına sardığım bu 'pentapot meselesi' sonlandığı için rahatlarım.
