BEŞİKTAŞ'IN Dinamo Kiev'le bu yılın Şubat'ında oynadığı maçlar hala hafızalardaki sıcaklığını korurken, içeride ve dışarıda 4'er gol yemişken güçlü rakibinin evinde oynamak kabul edelim ki hiç kolay değil..
Carvalhal'ın dün gece Kiev'de daha tedbirli oyun oynama isteğini makul, orta sahayı güçlü tutmak adına Ernst'le başlaması da çok yerinde bir karardı. Ancak maçı daha çok kontra ataklarla oynamayı düşünen Carvalhal'ın ağır Edu yerine hızlı ve daha geniş alan futbolcusu olan Holosko'yu tercih etmesi isabetli olurdu. İlk yarı da kaleci Shovkovskiy'i de geçme şansı yakalayan ve pozisyonu harcayan Edu'nun yerinde Holosko olsa golü atabilirdi. Carvalhal, Edu'yu topu ileride tutmak için düşünmüş olabilir. Ancak Edu'nun oyunda kaldığı süre içinde bunu da yaptığını söylemek güç...
Maç başladıktan sonra Gusev ve Shevchenko'nun bindirmeleri, Milevskiy ve Yarmalenko'nun yüklenmeleri ev sahibine ciddi bir pozisyon üstünlüğü getirdi. Cenk'in maça kurtarışla başlamasındaki beceri ve şans kadar, topun ilk yarıda Beşiktaş'ı sevdiğini söylesek yanlış olmaz!

HAKSIZLIK VAR!
İkinci yarıdaki futbola bakınca Beşiktaş'ta sadece Edu'nun değil Simao'nun da beklentilerin uzağında oynadığını söylemekte fayda var. İkinci yarıda Edu'nun yerine Holosko'nun sahaya sürülmesi yerinde bir karardı. Ancak ikinci tercih olarak durgun Simao'nun yerine Fernandes'in sokulması topun daha fazla kontrol edilmesi ve Holosko'nun ara paslarla daha verimli kullanılması anlamına gelebilirdi. Ernst'in 58'te girdiği pozisyonda Beşiktaş öne geçme şansını kaçırdığı gibi, iki dakika sonra Brawn'ın altı pasın içinde kafayla filelere gönderemediği pozisyonda şansının yanında olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Ancak ortada bir de haksızlık var! Herkes "Maç bitti beraberlik her iki takım için de iyi sonuç" dediği bir anda Garmasch'in attığı gol pişmiş aşa şu katmaktan başka bir şey değil. Ne diyelim; bu gol siyah-beyazlı futbolcuların sergiledikleri futbola değil ancak sahadaki mücadelesine yapılmış bir haksızlık!