TÜRKİYE'DE doğmamış çocuğa don biçenlerle, henüz ölmemiş antrenöre kefen biçenlerin sayısı her geçen gün artmakta!.. Gün geçmesin ki siyah-beyazlı camiada Tayfur Havutçu'nun manevi gölgesinde görev yapan Carvalhal'ın yerine isimler ortaya atılmasın.. "İstemem yan cebime koyun" diyenler, "Tayfur'un 1 ay sonra çıkma ihtimali var, bize pozisyon almak yakışmaz ancak danışmanlık falan düşünürseniz görevden de kaçmayız.." diye racon kesen ağabeyler. Düne kadar aşındırdığı F.Bahçe'nin kapısından umudu kesince "Beşiktaş'ta pozisyon alır mıyımcılar?"..
Şunun altını çizmekte fayda var. Beşiktaş'ta teknik direktör olmayı istemek, kadar doğal bir durum yok. Ancak bir de işin oluru var. Kendi evladına ve yöneticine "Aklan da gel" diyecek kadar farklılıkları olan taraftarı var. Bu yüzden adının önünde-sonunda teşvikle anılmış olanları bu camia içine almaz. Yine mertçe değil, ayak oyunlarıyla, belli güç odaklarıyla Beşiktaş'ın hocası olacakları bu camia içine sindirmez.
Metris'te Tayfur Havutçu'nun soğuk nefesi, takımda Portekizlilerin gür sesi olduğu müddetçe Carvalhal'ı göndermek yarardan çok zarar getirir. Haftalardır kulislerde olan biteni izledikçe, Yıldırım Demirören'in etrafını ablukaya alanları gördükçe inadına Carlos, inadına Carvalhal diyesim geliyor.

HATADAN DÖNDÜ
İyi niyeti ve pozitif karakterinden şüphe etmediğimiz Carvalhal tartışmasız hatalar yapıyor. Edu ısrarı bunlardan biriydi. Ernst'i kesip kaçak güreşen Aurelio'ya, canı istediğinde oynayan Fernandes'e inanıp bu kadar ısrar etmesi başka bir hatasıydı. Formsuz Simao'da da bu kadar ısrar etmesi de başka bir hata. Mersin maçında görüldü ki fark edince eksiklerini düzeltiyor.
Sözün sözü: Tayfur Havutçu'nun durumu netleşmeden Carvalhal'ı harcamak büyük bir hata olur. Beşiktaş, F.Bahçe maçını da kazanırsa da bazı şeyler daha iyi görülür.