SALI günü bu köşede "Tarihimizi delip, geçiyor muyuz?" diye sormuştum. Discovery Channel kanalında izlediğim Amsterdam metrosu inşaatı sırasında arkeologların çıkan molozları pirinç ayıklar gibi elden geçirmesini gıptayla seyrettiğimi yazmış, İstanbul'- daki metro ve tüp geçit çalışmalarında benzer bir uygulamanın bulunup, bulunmadığını sormuştum. Yanıt, en yetkili ağızdan, Marmaray projesinin sorumlusu, Ulaştırma Bakanlığı DLH Demiryoları Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı) Genel Müdürü Sayın Ahmet Arslan'- dan geldi. Arslan'ın telefonu, bir İstanbullu ve tarihsever olarak içimi nasıl ferahlattı anlatamam. Arslan, sorumlusu olduğu Marmaray inşaatı sırasında arkeolojik eserlerin korunmasına büyük önem verdiklerini ifade ederek, sadece bu konudaki çalışmalar için 1 milyon dolarlık ödeneği, 10 milyon dolara çıkardıkları müjdesini verdi. Arslan, bu kapsamda her kazı çalışması biriminde Müze Müdürlüğü tarafından görevlendirilen arkeologlara ek olarak, kendilerinin de kazı alanı başına 5 serbest arkeolog görevlendirdiklerini belirterek, "Sizin Amsterdam yazınızda belirttiğiniz çalışma, neredeyse tamamen bizim kazı çalışmaları sırasında uyguladığımız yöntemi betimliyor" dedi. Ve bir müjde daha: Yenikapı'daki kazılar sırasında rastlanan ve çalışmaların neredeyse durma noktasına gelmesine neden olan büyük tarihi yapılar, istasyon inşaatı bittikten sonra röleve çalışmasının ardından çağdaş müzecilik standartlarına uygun tarzda sergilenecekmiş. Ben salı günkü yazımın sonunda "İstanbul için kazı kazan fırsatı kaçıyor mu?" diye sormuştum. Meğer kazıyıp, kazanıyormuşuz. Tebrikler, teşekkürler...