Bu yıl 47'ncisi düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali'ndeki en önemli gösterim mekanlarından biri de AKM'deki Aspendos Salonu... Ama ne hikmetse bu salonda film izleyenler 2 yıldır adeta işkence görüyorlar. Çünkü ses sistemi berbat... Perdenin sağındaki hoparlör 2 senedir patlak... Konuşmalar, müzikler bir "cozurtu" eşliğinde izleyenlere ulaşıyor. (Yapımcı ve yönetmenler salondaki projeksiyon kalitesinden de sık sık şikayet ediyorlar) İşin garibi, filmlere puan verecek festival jürisi de filmleri bu ortamda izliyor. 2 yıldır devam eden bu aksaklığı organizasyon yetkililerine bildirdim. Umalım da bu yazı size ulaşana kadar sorunu çözmüş olsunlar... Açılış töreni ise bugüne kadar gördüğüm en yavan törenlerden biriydi. Cam Piramit'in tepesi beyaz çarşaflarla kaplanmıştı. Ve pek çoğu yırtık pırtıktı. Yahu adı üzerinde Cam Piramit! Özelliği, içeriden gökyüzündeki yıldızların sayılması... Yok eğer bu durum ses ve ışık açısından teknik bir problem yaratıyorsa, o zaman konserler, galalar için dizayn edilen bu piramidi neden camdan yaptınız? Kumaştan bir çadır da pekala işinizi görürdü! Açılış gecesinin, Antalya Devlet Opera ve Balesi'nden bir gösteri ile başlaması beni umutlandırmıştı. Nefis gösteri, aynı görkem ve kalite ile devam edecek sandım. Ama daha sonra sahneye müzik-sinema ilişkisinin sembol isimlerinden Melike Demirağ geldi. Orkestra yerine, bir gitarist ve bir klavyeciyle... Ritm bile org ile kotarıldı... Sahneye çıkan Melika Demirağ değil de ikinci sınıf taverna sanatçısıymış gibi... Ve ilk kez bir açılış töreni sadece ve sadece bir saat 10 dakika sürdü!.. (İsabet! Fazlasına kimse tahammül edemezdi) Geceyi sunan Hakan Yılmaz ve Doğa Rutkay, Demirağ'ın konserinden sonra kapanış konuşmasını yapıp, konuklara veda ettiler. Emir Kusturica ve orkestrasının AKM'nin önünde vereceği konseri anons etmediler. Ve davetlilerin bir çoğu bu muazzam gösteriyi, haberli olmadıkları için kaçırdı.