Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Helal olsun Ali'ye

Şu İstanbul'un havasında dış çekim yapmak mesele... Bir gün yağmurlu, ertesi gün ortalık günlük güneşlik. Hatta neredeyse saat saat değişiyor hava durumu. Bu durumda devamlılık gerektiren ama iki-üç günde çekilebilen sahneler, havanın gazabına uğruyor. Örneğin; Yaprak Dökümü'nün bayram öncesi yayınlanan bölümünde, Leyla evden kaçıp kendini sahil kenarına attığında bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Ama birkaç dakika sonra eve döndüğünde hava günlük güneşlikti. Hadi bunu İstanbul havasının oynaklığına verelim. Peki ya Leyla'nın elindeki şemsiye nasıl buhar oldu? İşte onun meteorolojik açıklaması yok! Bu arada "Sansar Oğuz yine bir sansarlık yapar mı? Dirilip de diziye döner mi?" diye sormuştum geçen hafta. Tahminim aynen çıktı. Oğuz, kafasına kurşunu yemesine rağmen ölmedi ve yeniden senaryonun tam orta yerine çörekleniverdi. Diğer taraftan, Necla'nın kocası Ali'nin aileye yaptığı jest mükemmeldi. Eşiyle ayrılık kararı aldıktan sonra ailenin evine gitti. "Biz Necla ile ayrılmaya karar verdik. Bu haberi ilk kez benden duyun istedim. Siz benim hayatıma Necla ile girdiniz ama onunla çıkmayacaksınız. Onunla evlenmeye karar verdiğimizde karşınıza gelip rızanızı almıştık. Şimdi buraya elinizi öpüp yeniden rızanızı almaya ve vedalaşmaya geldim. Ne zaman yardıma ihtiyacınız olursa, beni aramaktan çekinmeyin lütfen" dedi. Boşanan kaç çift bunu yapabildi bilmem. Ama kendi adıma, Ali'yi izlerken "Keşke onun kadar yürekli olabilseydim" diye düşündüm...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA