Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yine gülmekten çatladım

Büyük ustalara saygısızlık etmek, boyumu aşan cümleler kurmak istemem ama içimden geçeni de söylemeden edemeyeceğim: Cem Yılmaz bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi komedyenidir! Ne yalan söyleyeyim, yeni gösterisine giderken kafamda endişe bulutları dolaşıyordu. En az 5 kez izlediğim eski gösterisindeki havayı yakalayabileceğinden kuşkuluydum. Ama gördüm ki, üzerine fazlasını koymuş. Kanıtı; hâlâ ağrıyan kasıklarım, bir türlü eski haline gelemeyen yüz kaslarımdır. Esprinin ana kaynağı, iyi gözlem ve kıvrak zekadır. Cem'de bunlar fazlasıyla var. Şovunu, 'herkesin yaşadıkları' üzerine kurmuş. Televizyon, sosyal medya (Facebook, Twitter), telefon ve cinsel yaşam... "Bakın geçen gün başıma ne geldi..." diye başladığı her kısa hikayenin sonunda izleyen herkes "Hakikaten ya, bana da aynen öyle oldu" diyor. Hepimizin yaşadığı ama mizahi eleştiri yönünden ıskaladığı ne varsa, Cem'in ağına takılmış. (Balık ağından bahsediyorum tabii ki) Cem'in başarısı, kurguculuğunda... Sahne şovunu neredeyse saniye saniye kurgulamış. Bu nedenle şov ilk dakikasından son dakikasına kadar bir an olsun tempo kaybetmiyor. Gülmekten soluk almaya fırsat bulamıyorsunuz. (Yanınızda bir oksijen tüpü bulundurmanızı tavsiye ederim) Örneğin, sahneye gösteriden beş dakika önce çıkıyor. Neden? Yerlerini bulmaya çalışan izleyicileri ti'ye almak için... "Tabii trafikten geç kaldınız değil mi? Öyle maket emlak projelerinden ev alırsanız böyle olur. Neymiş, şehrin hayhuyundan sıkıldık, şöyle daha tenha yerlerde çiçekle böcekle yaşayalım. Neymiş, şehir merkezine 5 dakika mesafede. 5 dakika... Ama roketle!"

ROBIN HOOD GİBİ LAZERCİLER
Cem ve ekibinin en büyük derdi, şovun gizlice görüntülenip sonra korsan DVD olarak piyasaya sürülmesi. Bunun için etkili bir önlem alınmış. Biri cep telefonunda kayıt yapmaya mı yeltendi? Hemen o karanlıkta kafasına kırmızı lazer ışığı tutuluyor. Mahcup adamın yüzü bir anda lazerden daha kırmızı hale geliyor. Sanırım bu lazercileri büyük statların tribünlerinden transfer etmişler. Böyle şahane isabet ettirebildiklerine göre... Benim izlediğim akşam, beli tutulan Cem sahneye iki iğne vurularak çıkmıştı. Sol bacağını hissetmemesine rağmen son derece profesyonelce gösterisini tamamladı. Bir kez daha gördüm ki, bir sanatçının en iyi tedavi göreceği yer sahne, en iyi ilacı alkış... Cem'in biletleri iki ay önceden rezerve... Fiyatları; herhangi bir gösterinin üç katı... Ama salon tıklım tıklım, gişeler kapalı... Demek ki Cem'i izlemek bu ülkede bir 'ihtiyaç' haline gelmiş. Millet psikoloğa, psikiyatra para vereceğine Cem'i izleyip rehabilite olmayı seçmiş. Bu nedenle Cem'i izlemeye gelenlere 'seyirci' değil, psikoloji tabiriyle 'danışan' demek daha yerinde olur. Bu arada salonda 8 ayını doldurmuş bir hamile hanımefendi de vardı. Bizler çişimizi tutmakta zorlanırken, kadın ve kocası ne büyük risk almışlar değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA