Yıllar önceydi. Yıldo'nun en sıra dışı televizyon kahramanı olarak ekranlarda nam saldığı günlerde, Star'daki geceyarısından sonra yayınlanan programına katılan bir izleyici, adını Fenasi, soyadını da Kerim olarak belirtip, uzun uzun sohbet ettikten sonra Yıldo'nun ünlü sloganına atıfla, "İşte adamı böyle kafadan koparırlar" demişti. Yıldo tuzağı fark etmeyip sohbeti sonuna kadar sürdürmüş ve gerçekten de "kafadan" kopmuştu.
Aynı tuzağa geçenlerde FOX'un sabah programı Çalar Saat'in sunucusu Fatih Portakal da düşüverdi.
Adını Fenasi Kerim olarak veren izleyicinin elektronik postasını okuduktan sonra ayıldı ve tepki gösterdi: ''Terbiyesizlik yapma ya. Terbiyesiz adam. Biz burada hizmet yapıyoruz, siz terbiyesizlik yapıyorsunuz.
Sonra da vatandaşın önünde küçük düşüyoruz...''
Benim asıl anlamadığım ise bu aktivitenin (!) o izleyiciye ne kazandırdığı, nasıl bir keyif verdiği...
Bunu 'dijital sapıklık' olarak adlandırmak mümkün. Norveç'te sanal âlemin tetiklediği katliamcının yaptığıyla, bu izleyicinin icraatı arasında temel olarak bir farklılık görmüyorum.Bunların hepsi, dijital ve sanal alemin 'azdırdığı' sapkınlardan başka bir şey değil.
Sevgili kardeşim Fatih'e geçmiş olsun dileklerimi sunarken, canlı yayındaki sunuculara tavsiyem, Fenasi ismini görür görmez elektronik postayı okumadan silmeleri...