Kırkpınar yağlı güreşleri bazı kesimler tarafından 'estetik olmamakla' suçlanır. Bu anlamlı ve tarihi spor etkinliğini 'Yağ ve ter içindeki göbekli ve kıllı adamların güneşin alnında saatler boyu itişip kakışması' olarak niteleyip burun kıvıranlar vardır.
Bu hafta Huysuz'la Dans Eder misin?'deki Kırkpınar koreografisi, böyle düşünenlere bir yanıt niteliğindeydi.
Güreş figürleri incelikle stilize edilip, o kadar estetik bir dans gösterisi haline getirilmişti ki, izlemeye doyamadım. (Koreografinin oluşturulmasında büyük katkısı olan güreşçi-yarışmacı Ali'yi ise ayrıca tebrik ediyorum)
Gösteri sonrasında Huysuz ve jüri üyeleri arasındaki sohbet de çok ilginçti. Huysuz, figürleri çok beğenmesine rağmen, her zamanki hınzırlığıyla eleştirmekten geri durmadı: "Bir tek şeyi eksik buldum. Hani o kispete ellerini sokuyorlar ya, hah işte onu yapmadınız. (Güreşçi Ali'ye) Gel sonra arkada ben sana yapayım onu..." Bunun üzerine diğer jüri üyeleri Uğurkan Erez ve oryantal Didem tezahürata başladılar: "Yap, yap, yap... Kısmet gösterisi yap!"
Huysuz hemen düzeltti: "Ona kısmet değil, kispet denir cahiller!" Kim bilir, belki de jüri üyeleri, Huysuz'un 'kısmetine düşecek olanı' vurgulamak istemişlerdi!