Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Siz hak ediyorsunuz

Günlerdir bu sütunlarda Mehmetçikler ölmesin, şehit aileleri sefil olmasın, gazilerimiz unutulmasın diye televizyonlarda bir yardım gecesi organize edilmesi için mürekkep tüketiyorum.
Bu düşüncemin bir jest, hoşluk ya da vefa gösterisinden daha öte bir anlamı olduğu, geçen akşam atv'nin Sen Hak Ediyorsun yarışmasında gün gibi ortaya çıktı.
Bir gazi ve ona yardım etmek üzere stüdyoya gelip yarışan silah arkadaşı için hepimizin yüreği aynı ritimle attı. Hepimiz; o gazimizin hayalini kurduğu eve kavuşması için ağzımızda dualar, yüreğimizde heyecanla ekran karşısında saf tuttuk.
Ali Büyüktürkmen, silah arkadaşı İsmail Bıyık'a adeta yalvarmıştı. "Dün rüyasını gördüm. Mayına basıyorum. Ayrıca çok uykusuz ve yorgunum. Ne olur beni bu göreve yazma" diye. İsmail Bıyık görev yazdı. Büyüktürkmen, aynı gece silah arkadaşlarından Necmi'ye "Rüyamda mayına bastığımı gördüm. Eğer sakat kalırsam, beni vur" deyip, yemin verdirdi. Ali Büyüktürkmen ertesi gün araziye çıktı ve tam da rüyasında gördüğü gibi mayına bastı. Vücudunda sağlam uzuv olarak sadece sol kolu kaldı. Devresi Necmi yeminini bozdu; vuramadı tabii ki can yoldaşını...
Gazinin sağ gözüne protez takıldı, sol gözü ise yine şehit bir erden alınan retina ile görebildi. Sağ bacağına protez takıldı, sol bacağının parmakları ise artık yoktu.
Ama öykünün içinde bir başka kahramanlık hikayesi vardı ki, gözlerimi daha çok yaşarttı, bana içimden yüz kere "Helal olsun" dedirtti. Ali yaralandığında nişanlısı Emine, evlilik kararından bir adım bile geri atmadı. Hastane yatağında kavrulmuş, eksilmiş Ali'sini o halde gördüğünde bile sevdasından bir gram eksilmedi. Ali telefonda nişanlısına "İstersen beni bırak. Sonradan kör demeyecek misin, topal demeyecek misin?" diye sordu. Emine o anları gözyaşları içinde anlatırken şöyle diyordu: "Ondan ayrılmayı bir an bile düşünmedim. Gerekirse sırtımda taşırım dedim... Sonradan iki de evladımız oldu. Sağlıklı çiftlerin bile sahip olamadığı kadar mutlu ve huzurlu bir yaşantımız var şimdi..."
Kahramanlık sadece mevzide kazanılmıyor demek ki... Şehit ve gazi ailelerinin cephe gerisindeki kahramanlıkları da şeref madalyalarına değer...
Bu kez yarışmacı koltuğunda 'vicdan azabı' oturuyordu. İsmail, Ali'nin hayatının yön değiştirmesinde rolü olduğunu düşünüyordu. Bu acı sorumluluk, kim bilir yüreğini yıllardır nasıl kurt gibi kemirmişti. O hınçla asıldı yarışmaya ve gazimize 96 bin 600 lira kazandırdı.
Ali, para sandığını alırken bile gururundan, vakur duruşundan taviz vermedi. Çünkü o, kanını bu vatan için akıtan, uzuvlarını bu memleketin bekâsı için feda eden gerçek bir kahramandı...
Kim bilir, daha bilmediğimiz ne şehit ve gazi öyküleri var... Kim bilir, ateşlerin düştüğü ocaklar nasıl tütüyor... İşte ben günlerdir bunun için haykırıyorum, "Yok mu Memetçiklerimize, gazilerimize ve onların şerefli ailelerine yardım eli uzatacak bir televizyon kanalı?" diye... Keşke öyle bir akşam yaşansa da hepimiz sizin için yarışsak. Çünkü SİZ HAK EDİYORSUNUZ!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA