Siz bakmayın tarih kitaplarında anlatılanlara... Ben koca cihan imparatorluğunun neden önce durakladığını, sonra da gerilediğini buldum. Osmanlı meğer 'mum gibi' erimiş de kimsenin haberi olmamış.
Efendim, Muhteşem Yüzyıl'ı dikkatlice izleyenler mutlaka fark etmişlerdir.
Hem Topkapı Sarayı'nda, hem de İbrahim Paşa'nın sarayında mumlar sabaha kadar yanıyor. Hem de öyle bir kaç mum değil. Her odada nereden baksan 20-30 mum yanar halde...
Hatice Sultan gece yarısı uyanıp ölen bebeğinin beşiğini yakmaya karar veriyor. Pargalı ile yattıkları oda mumdan geçilmiyor. Koridorlar, salon vs. yanan mumlarla dolu. Keza Topkapı Sarayı da mum deposu gibi... Anlayacağınız, hazinenin büyük bölümü parafine ayrılmış! E bunca ateşe kar mı dayanır? Koca imparatorluk da erir gider tabii... Hani yüzlerce mum yerine şöyle bir iki idare lambasıyla nereden baksanız 300-400 yıl daha idare ederlerdi gibi geldi bana...
Bu arada Gül Ağa ile saray aşçısı arasında geçen diyalog ise o dönemde saraydaki paşaların 'ne içtiği' konusunda kafalarda soru işareti bıraktı.
Sinirlenip canı sıkılan Gül Ağa, aşçıya "Şöyle rahatlatıcı bir şeyin var mı? Hani şu paşaların içtiğinden?" diye sordu. Aşçı, "Ayran var, tuzlu" deyince bizimki suratını ekşitti: "Salak!"