Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Gönüllerin Sultan'ı

Pek çok anı kitabı okudum. İçlerinde çok önemli sanatçılara ait olanlar da vardı ama hiçbirinden Türkan Şoray'ın kaleme aldığı Sinemam ve Ben kadar etkilenmedim.
Kitabı bitirdikten sonra "Acaba Türkan Şoray'a beslediğim hayranlık duygularının etkisinde fazla mı kaldım? Yeterince objektif olamıyor muyum?" diye kendi kendime muhasebe yapma zorunluluğu hissettim ama hayır, değildi.
Türkan Şoray'ın yaşadığı dönemde dünyaya gelen herkesin kendini şanslı hissettiği gibi ben de kendimi ayrıcalıklı hissettim.
Ne yalan söyleyeyim, Türkan Şoray'ın edebi yönünün bu denli güçlü olduğunu bilmiyordum.
Bunca karmaşık duyguyu, bunca yalın ama dokunaklı cümle ile okurun deri altına zerk etmek öyle her babayiğidin harcı değil.

BAŞUCU KİTABI
Kitabı sadece kariyer öyküsü olarak algılayanlar hata eder. Çünkü bu eser, oyunculukla uzaktan yakından ilgisi olan herkesin bir 'başucu kitabı' olacak tecrübe dağarcığına sahip ama Türkan Şoray bunu yaparken asla didaktik davranmıyor, kesinlikle yukarıdan bakmıyor. İnsanı etkileyen, okuru sarıp sarmalayan da işte bu sıcacık dokunuşu zaten.
Bugüne kadar okuduğum en özlü, en etkileyici önsözlerden biri de yine bu kitabın arka kapağında Türkan Şoray'ın kaleminden dökülenlerdi.
Şöyle diyordu Sultan: "Oynadığım bütün filmlerde hemcinslerimle ortak dramlarımızı, çatışan ortak kaderlerimizi sorguladım. Tüm kadınlarla ruh kardeşi oldum...."
Türkan Şoray'ı sadece sinemanın değil, gönüllerin de Sultan'ı yapan bu içtenliği, bu zarafeti ve hassasiyeti değil mi zaten?
Bu kitabı alıp okumak için Türkan Şoray'ı sevmek şart değil. İçinde sanata ve sanatçıya dair en küçük bir saygı barındıran herkesin kütüphanesinde bulundurması lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA