Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bu da 'bizim okul'

atv'de çok yakında yeni bir okul dizisi başlayacak.
Adı: Bizim Okul... Dizinin en büyük özelliği; vatandaştan gelen gerçek okul anılarının senaryoya dönüştürülerek, izleyiciye sunulacak olması... Zaten bizim memlekette hâlâ 40 yıllık Hababam Sınıfı filmlerinin tekrar tekrar keyifle izlenmesinin nedeni, içimizde biriktirdiğimiz okul anılarının depreşmesi değil mi?
Bence Türker İnanoğlu ve ekibi son derece verimli bir damara kazma vurmuş.
Ee, madem söz okul anılarından açıldı, yazarınız da eksik kalmasın. Kim bilir az sonra anlatacaklarım belki de Bizim Okul'un senaristleri tarafından dizi bölümüne dönüştürülür de yıllardır sektöre emek veren Türker Ağabey'e benden bir 'minnet hediyesi' yerine geçer.

DAMA ÇIKTIM
Efendim, bendeniz liseden 1979-80 döneminde mezun oldum.
Ama bizim 6 Edebiyat A sınıfının 'icraatları' bizden sonra o okulda en az bir 10 yıl daha dilden dile dolaştı. (Olayların kahramanlarına mahcubiyet yaşatmamak adına okulumun ismini yazmıyorum.)
Siz bakmayın benim şimdilerde böyle olgun, efendi göründüğüme; lisede fena halde gemi azıya almıştım.
Uzmanlığım 'sınav erteletme' üzerineydi. Bu konudaki en dahiyane fikirler benden çıkardı.
Karlı bir İstanbul gününde fizik imtihanı vardı.
Edebiyat sınıfının fizikle işi ne? Tabii ki hiçbirimiz çalışmamıştık.
Donuk bakışları ve ağır hareketleri nedeniyle 'Ceset' lakabı taktığımız hocamızın sınıfa gelmesine 10 dakika kala, dahiyane fikrimi açıkladım:
"Arkadaşlar ben pencerenin dışındaki dama çıkacağım. Oradan toplayacağım kartoplarını tavana yapıştıracağız. Karlar sıcaktan eriyip, suya dönüşecek. Biz de sınıfın tavanının aktığını söyleyip sınavı erteleteceğiz..."
Yahu bu inanılmaz icadımı hocaya anlatsam, zaten beni sınava sokmadan 10'u yapıştıracak. Ama maksat 'sınıfın kahramanı' olmak!
Soğuktan tir tir titreyerek, tam da bizim sınıfın pencere hizasına denk gelen kızlar tuvaletinin damına çıktım. Topladığım karları pencereden arkadaşlara uzatıyordum, onlar da tavana fırlatıyorlardı.
Ama hocanın sınıfa erken geleceği tutmaz mı?
Bizimkiler durum çakılmasın diye hemen pencereyi kapattılar tabii... Ben dışarıda ceketle titremekteyim. Bizimkiler içeride kıkır kıkır kıkırdamakta.
Ee, tabii bu anormal durum, bizim Ceset'in gözünden kaçmadı.
Kulağımdan tuttuğu gibi müdürün odasına götürdü: "Bu herifi kızlar tuvaletinin damında Mart kedisi gibi dolanırken yakaladım. Gerisi sizin bileceğiniz iş Müdür Bey!.."
Adımın okulda Mart Kedisi'ne çıktığına mı yanayım, sınavı erteletemediğime mi, üşütüp grip olmama mı, yoksa üç gün uzaklaştırma almama mı?

TUVALET DÖRTLÜSÜ
Bir başka okul anısı, sigara tiryakiliğinden... Teneffüste dört arkadaş aynı tuvalet kabininde sigara tüttürüyoruz.
Müdür, tuvaleti basıyor. Bizi odasına götürüp sorguya çekiyor.
Müdür soruyor: "Sigara mı içiyordunuz?"
Koro halinde "Hayıııır" çekiyoruz.
Müdür sinirleniyor: "Ulan siz dört erkek aynı tuvaletin içinde sigara içmiyordunuz da ne yapıyordunuz ha?"
Bünyamin, Gürol, Tansel ve ben kıpkırmızı oluyoruz ama sigarayı itiraf etmek de içimizden gelmiyor. O sırada müdür sıra dayağına geçiyor.
Tansel, tokattan korunmak için elini kaldırıyor. O sırada müdürün gözü gibi baktığı altın Nacar saatini yerde parçalanmış halde görüyoruz. Müdür çileden çıkıp tekme tokat girişirken, haykırıyor: "Ulan ne yapıyordunuz içeride bakiyim? Sizde i.nelik mi var yoksa ha?.."
Dayak bitiyor. Ben şuurumu çoktan yitirmişim. Dışarı çıkmak için kapı yerine dosya dolabının kolunu kurcalıyorum.
Ama asıl şenlik dışarıda... Diğer öğrenciler birbirlerini dürtüp bizi gösteriyorlar. Meğer müdürün odasındaki dahili anons mikrofonunun düğmesi o hengamede açılmamış mı? Müdürün "Sizde i.nelik mi var ulaaaaan" naraları, okulun her yerinde çınlamamış mı?
Yine üçer gün uzaklaştırma aldık. Ama ben utancımdan üzerine bir dört gün daha koydum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA