Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kurban bayramı’nın hikmetini bilmeyenlere

Yıllardır köşemizin en aktif ve katılımcı okurları arasında yer alan Şerife Nalan Yılmaz, büyük bir cahillik içinde Kurban Bayramı'nın anlamını ve önemini bilmeden bu kutsal günleri "vahşilik" olarak niteleyen zavallılara güzel bir cevap döşenmiş:
"Yüksel bey, öncelikle başınız sağ olsun. Çocukluk arkadaşınız ve TRT sanatçısı Faruk Salgar'a rahmet diliyorum.
Bu sene de hemen her sene olduğu gibi birilerinin çıkıp Kurban Bayramı'nı vahşetmiş gibi göstermesi ve kendi sosyal medya hesaplarında bunu dile getirmesi içimi sızlattı.



Başak Sayan'ın kendi Twitter hesabında yayınladığı 'Kimsenin bayramını kutlamıyorum. Zira benim için hayvanlara zulmün bayramı olmaz. Adı bile kurban. Şaka gibi. Bunu yapanların vicdani sorunu vardır. Hiç kimsenin Kurban Bayramı kutlu olmasın' mesajı çok saçma. Böyle söylemlerde bulunan kişiler hiç et yemiyor mu, tavuk yemiyor mu? Tüm et ve tavuk ürünleri fabrikada mı üretiliyor, yoksa ağaçta mı yetişiyor? Onları yerken hayvanlara zulüm edilmiyor ama dini görevimizi yerine getirmemiz zulüm oluyor öyle mi? Önce bir açıp Hz. İbrahim'in ve oğlu Hz. İsmail'in hayatını okusunlar, belki bir şeyler öğrenirler... İyi çalışmalar."

Sınırlarımız güvende
Köşemize sürekli katkı veren değerli okurlarımızdan Emin Güven, televizyonda sınır güvenliğimizle ilgili yapılan haksız yorumları eleştirmiş:
"Yüksel Bey merhabalar, Habertürk televizyonunda Çetiner Çetin'in moderatörlüğündeki programda Prof. Dr. Hüseyin Bağcı (Dış Politika Enstitüsü Bşk. ODTÜ Öğrt. Üyesi) aynen şu ifadeyi kullandı: 'Sınırlarımız kevgire döndü. Gittik, gördük, biliyoruz...'
Sanırım bu beyefendi, sınırlarımızın durumuna Teşkilat dizimizden vakıf olmuş. Zira, dizimizde sınırlarımız aynen bu halde. Teröristler ve destekçileri elini kolunu sallaya sallaya sınırdan geçebiliyorlar. Gerçekte ise, sınırlarımızın öncelik Güneydoğu olmak üzere yüksek duvarlar ve elektronik takip sistemiyle donatıldığı, neredeyse izinsiz kuş bile uçurulamayacak seviyeye getirildiğini biliyoruz. Beyefendi sanırım 1990'lı yıllarda gitmiş, o halini görmüş olabilir. Saygılarımla..."

Barış Akarsu'ya vefa
Bir kez daha gördüm ki, genç yaşta yitirdiğimiz Barış Akarsu'ya özlem dinecek gibi değil. Ölüm yıldönümünde kaleme aldığım yazıya gösterilen yoğun ilgi de bunun kanıtı. İşte tutkulu bir Barış'sever olan Maral kardeşimin yazdıkları:
"Merhaba Yüksel abi, öncelikle dostunuz Faruk Salgar beyefendinin vefatına çok üzüldüm, başınız sağ olsun. Nur içinde yatsın inşallah. Barış ile ilgili yazınız içinde Allah razı olsun, siz de onu hep anıyorsunuz ve hatırlatıyorsunuz. O güzel ruhlu çocuk da bunu sonuna kadar hak ediyor. Onun da, Hatice annenin de mekanı cennet olsun inşallah. Sağlıcakla kalın.
NOT: Benim o Beyoğlu'ndaki oyuncak kedi satışından hiç haberim olmadı bugüne kadar, yoksa kaçırmazdım. Ela ve Kemal kardeşlerim güle güle oynasınlar inşallah, Barış'ım da bundan mutlu olur, eminim."

Bu nasıl banka?
Köşemizin katılımcı okurlarından Murat Aydın, Kızılcık Şerbeti dizisinde rastladığı bir sahneyi inandırıcılıktan uzak bulmuş:
"Kızılcık Şerbeti dizisindeki banka sahnesinde, bankacı hanımın önünde neredeyse hesap makinası boyutlarında bir bilgisayar vardı. Ortam olarak da banka ambiyansı iyi yansıtılmamıştı. Bütçeden mi kıstılar diye düşünmeden edemedim."

Gaf kürsüsü
"Peru'nun başkenti Lima'ya 200 metre uzaklıktaki yanardağ kül püskürttü." (BBN Türk kanalındaki haber bülteninden)

Zap'tiye
Yunanistan, terör kampı Lavrion'u sözde boşaltmış. Eminim hepsini "her şey dahil" beş yıldızlı tesislere taşımıştır.

Ne demiş?
"Yerdeki 5 kuruşu aldım diye herkes güldü. Ama bilmiyorlar ki, üzerinde Atatürk'ün resmî var." (Kemal Sunal'ın unutulmaz sözü)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA