Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Helal olsun Ali Yerlikaya

Yeni İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya'yı bundan 3 yıl önce İstanbul Valisi iken bir Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda yakından tanımıştım. Cumhuriyet için kendi talimatıyla yaptırılan duygu yüklü klibi izlerken gözlerinden süzülen yaşlara ve hızla inip kalkan göğsüne bizzat yanı başında şahit olmuştum. Onun gerçek bir vatansever olduğuna o dakika kanaat getirdim. Nitekim vali olarak görev yaptığı dönemde mega kente huzur ve güven hakim oldu.
Yerlikaya, İçişleri Bakanlığı'na atandığı gün de bu sütunlarda onun yeni görev için biçilmiş kaftan olduğunu yazmıştım. Öngörüm fazlasıyla gerçekleşti. Ali Yerlikaya kısa süre içindeki başarılı icraatlarıyla halkın sevgi, güven ve takdirini kazandı.




Özellikle İstanbul'un nasıl çeteler sarmalı içinde boğulduğunu, onun temizlik operasyonları sayesinde öğrendik. Uyuşturucu baronları, kara para aklayıcıları, rüşvet ve haraç ile geçinenlere kısa sürede kelepçeyi taktı. Güneydoğu'da terörle mücadelede müthiş başarılar elde etti. Sadece Dilan-Engin Polat olayının çözülmesinde gösterdiği kararlı ve dirayetli tutum bile onu vatandaşın gönül tahtına oturtmaya yetti. Şimdi de Türk Futbolu'nun en büyük belası bahis oyunlarıyla ilgili etkin bir operasyona girişti.
Ali Yerlikaya, Türkiye ve İstanbul için büyük şans. Muhtemelen onu çok daha stratejik görevler bekliyor olacak.

Bu bir film sahnesi değil
Böyle bir sahneyi beyazperdede görseydiniz, "Senarist amma da abartmış" derdiniz değil mi? Ama bu sahne bir filmden değil, Gazze trajedisinin tam orta yerinden...



Bir hastanenin ameliyathanesini düşünün. Duvarları yıkılmış, kapıları, pencereleri parçalanmış. Cerrahlar ameliyathanenin zeminindeki molozlardan kendilerine güçlükle yer açarak can çekişen hastalarını yokluktan anestezi yapmadan ameliyat ediyorlar. Üstelik, bir dakika sonra atılacak ikinci bombanın tam tepelerinde patlayacağını bilerek... Eminim bu kare de, tıpkı Vietnam'da ABD'nin attığı napalm bombasından yanmış halde çırılçıplak koşarak kaçmaya çalışan o kız çocuğunun fotoğrafı gibi yüreklere asılı kalacak.

Bile bile lades
Ta 12 Temmuz tarihinde bu köşede yaptığım Fenerbahçe ile ilgili Jorge Jesus eleştirisinde aynen şöyle yazmıştım: "Bu Samet Akaydın'dan Fenerbahçe'ye stoper olmayacağını Metin Şentürk bile gördü. Bir tek Jesus göremedi..."



Trabzonspor maçını rakibe hediye eden adeta tek başına Samet'ti. Öyle hayati hatalar yaptı ki, Fenerbahçe'yi devirmek için rakibe bile gerek kalmadı.
Aslında Teknik Direktör İsmail Kartal da durumun farkındaydı ama üç stoperi birden sakat olunca formayı mecburen Samet'e vermek zorunda kaldı. Ne diyeyim, Allah kimseyi çaresiz bırakmasın.
Velhasıl, benim hisseme de bir kez daha "Ben demiştim" yazısı yazmak düştü...

Gaf kürsüsü
Eskişehir'de kilisenin pastörünü tokatlayan saldırgan, kendini savundu: "Hıristiyanlığın hoşgörü dini olduğunu belirtiyordu. Size birisi tokat atarsa diğer yanağımızı dönmemiz gerektiğini anlatıyordu. Hoşgörüsünü test etmek için tokat attım."

Zap'tiye
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'i Ankara'da vali yardımcısı karşıladı. Helal olsun vallahi. Başkan Biden'ı da izcilerin Oymakbaşı karşılasın lütfen.

Ne demiş?
"Çocuklara diyorum ki: Şu telefonu bırak, roketleyeceksin. Yanındaki nesli geçmenin en kolay yolu akıllı telefonu bırakmak." (Okan Bayülgen'in sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA