Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Artık ne kaybedebilirler ki?

"Beni taciz ettiğinin iftira olduğunu, yüzüme bakıp söylemesini istedim. En azından nasıl söylemeye çalışacağını görmek istedim..."
Genç Fransız gazeteci Tristane Banon'un, IMF'nin eski Başkanı Dominique Strauss-Kahn ile hakim önünde yüzleşmesinde söylediği sözlerdi bunlar... Sekiz yıl önce bir röportaj için evine gittiği DSK'nın, kendisini yere yatırıp pantolonunu ve sutyenini çıkartmaya çalıştığını ve tecavüze yeltendiğini iddia ediyordu. DSK ise, genç kadının iddiasının "Hayal ürünü ve iftira" olduğunu söylüyordu; kibirli ve soğuk bir ifade ile...

EŞİ HÂLÂ YANINDA!
DSK, geçtiğimiz Mayıs ayında New York'taki otel odasında temizlik görevlisi Nafissatou Diallo'ya da tecavüz etmeye çalıştığı iddiası ile gözaltına alınıp sonra serbest bırakılmıştı.
O otel odasında ve sekiz yıl önce DSK'nın evinde gerçekten ne olduğunu biz bilmiyoruz.
Ama bildiğim bir şey var: Bazı güçlü insanları şahsen tanımaya başladıktan sonra güce olan hayranlığım kayboluyor.
Kendi üstünlüğüne inanan egosantrik insanlar, hiç yanlış yapmayacaklarını, yapsalar bile önemsenmeyeceğini düşünürler.
Nitekim; DSK'nın varlıklı eşi hâlâ onun yanında. En azından kamuoyu önünde onu destekliyor.
Böyleleri, gücü amaç için seçiyorlar. Güç ve paranın getirdiği "Ben herkesten üstünüm, istediğime istediğim zaman sahip olabilirim" kompleksi, insani hassasiyetlerini kaldırıyor ortadan. İş dünyasında ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, karakterlerinin bu hırslı yönü kontrol altına alınmadığı sürece bir dönem geliyor, düşüşlerine ve mutsuzluklarına kendileri neden oluyorlar.
Yakalandıktan sonra pişman oluyorlar. Yaptıkları için değil, kaybettikleri ile yüz yüze geldikleri için...
DSK, Fransa Cumhurbaşkanı olabilecek parlak politik kariyerini ve saygınlığını yerin dibine batırdı kendi davranışları yüzünden...

İMAJINA YAKIŞMADI!
Aklıma fahişelerle ilişkisi yüzünden New York Valiliği'nden birkaç yıl önce istifa etmek zorunda kalan Eliot Spitzer geldi.
Spitzer de, DSK kadar parlak ve saygın bir politik kariyere sahipti. Valiyken 'bichon fries' cinsi köpeğini parkta dolaştırmayı 'süs köpeği' diye güçlü imajina yakıştıramayan Spitzer, yaşadıklarından sonra süs köpeğini parkta gezdirirken "Artık ne kaybedebilirim ki?" diyordu...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA