Yaşadığımız kültürün bir gerçeği var… Bizleri oyalamayan, eğlendirmeyen hiç kimseye, hiçbir şeye ilgi göstermiyoruz.
Çünkü mutluluğu bulmaktan ümidimizi kestik, yeter ki kendimizi biraz daha iyi hissedelim.
Ne öğrenmek, ne gelişmek; hiçbirisi eğlenmek kadar önemli değil çoğumuz için… Bence insanın en büyük korkusu ölüm falan değil artık!
Sıkılmak… O yüzden anlamsız zevklerle ruhlarımızı doldurmaya başladık!
Anlık hazlar peşindeyiz.
Ama dolmuyor işte! O küçük hazlar, beklentiler, yaşandığı anda tüketiliyor. Ve insanın içini kemiren o 'sıkıntılı ruh' geri dönüyor.

HERKES TAHAMMÜLSÜZ
Aşkta, profesyonel yaşamda, arkadaşlıklarda, sosyal medyada istediğini bulamayan; mutsuz. 'Kimseye güvenemiyorum, kimseye sırtımı dayayamıyorum' diyen insan kendi ayaklarının üstünde durmak için debelenirken mutsuz… Parası ve imkanı olan fazla seçimden mutsuz; parası ve imkanı olmayan da seçim yokluğundan mutsuz… Mutluyum diyenler bile tahammülsüz… Neden?
Çünkü çemberin içinde dönen hamster misali; başkalarından geride kalmamak için idare edebileceğimizden fazlasını hayatımıza sıkıştırarak yaşıyoruz.
Ve bir zaman geliyor, mutluluk hissinin 'hep elde etmek' olmadığını nihayet fark ediyorsunuz.
Ve kendinize şu soruyu soruyorsunuz:
'O halde kendimi nasıl değerli hissedebilirim?' Endişe dolu, huzurlu, öfkeli, memnun, gergin, hayat dolu, korku dolu, neşeli, enerjik, bitkin… Ruh haliniz genelde hangisi ise, aslında hep iç dünyanızın yansıması… Dış dünyaya gösterdiğiniz tepki değil!
İşte bu noktada, koca bir papatya tarlasında bir gelincik gibisinizdir.
Taşıdığınız bir yığın gereksiz yük, anlamsız aktivite, hepsinden kurtulmaya ve kendinize zaman ayırmaya başlarsınız.
Öğrenmeye, gelişmeye, kendiniz olabilmeye… Çünkü artık bilirsiniz ki, nasıl hissettiğiniz tamamen size bağlıdır. Önemli olan dış dünyadaki güç değil, iç dünyadaki güçtür.
Peki iç güç nedir? Duygusal dünyanızı anlayabilmek ve idare edebilmektir… Her şartta kendinize sığınak yaratabildiğiniz esnekliktir.
Bazen de bir bardak sıcak çaydır… O zor kazanılan iç güç; milyon dolarlık banka hesaplarından, sosyal medyada beğenilmekten, alışverişlerden ve popülerlikten bile değerlidir.
Ulaşabileceğimiz, daha büyüyeceğimiz, kendimizi daha iyi hissedebileceğimiz yer artık dış dünyada değil, iç dünyamızda… İşte orada gökyüzü limit…