Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERT VİDİNLİ

Şehirde yeni bir deneyim

Yeni bir restoran deneyimi yaşamak için Pera'daki Soho House'a gidiyorum. Yine çok hareketli, çok olaylı bizim Beyoğlu! Polisle köşe kapmaca oynayan çakma DVD'cilerden gündüz vakti dans etmek için kulüp arayanına, selfie çubuğu satan esnaf amcaya kadar ne ararsanız var Beyoğlu'nda… Neyse gelelim Beyoğlu'ndan benim Londra Mayfair'de ve Miami'de ikamet eden yakışıklı İtalyan'ıma... Öncesinde Soho House'un terasında soluklanıyoruz. Bir ara takım elbisesi ile bir köşeye saklanan beyaz yakalıların konuşmasına şahit oluyorum: "Yandık, bu kıyafetlerimizden uyarı alacağız kesin!" Evet alacaksın arkadaş! Bagaja koyacaksın o takım elbiseni, kravatını, ceketini; çekeceksin üstüne en rahat kıyafetini… Bu işin Clark Kent'i olabilirsin ama saatler Soho'yu gösteriyorsa Superman olma zamanı...

YAKIŞIKLI İTALYAN: CECCONI'S
Neyse kokteyllerimizi sipariş edip terastaki şezlonglara geçiyoruz. Şezlonglarda, çıplak ayağıyla stilinden ödün vermeyen Shoreditch karakteri tiplerle sohbet ediyoruz. Acaba Londra'dan mı ışınladınız siz kuzum buraya? Bu cool tipler cidden İstanbul'da mı yaşıyor? Etrafı kuş bakışı süzdükten sonra günü batırıyor ve alt kattaki Cecconi's'in İtalyan lezzetleri deryasında süzülüyoruz… Soho House'un hemen yan kapısından mekana giriyoruz. Aman hanımlar dikkat; Arnavut kaldırımı, topuklarınızı mahvedebilir. Mutfağın önündeki dev mermer tezgah çiftler için ideal; orada yemek yiyebilirsiniz. Diğer favori alanım ise tabii ki bahçe. Yaz-kış orada masa isterim, ben söyleyeyim. İçerisi bana biraz klostrofobik geldi ama alışırız. Mekanın yeşillikler içerisindeki dekoru bana Miami'deki Cecconis'i hatırlatıyor. Tabii ki Soho House kuralları burada geçerli değil. Ama olsun, herkeste bir endişe; telefonlar çalınca 'Aman burada bakılır mı? Fotoğraf çeksek laf söz olur mu?..' Herkes birbirini yan gözle kesip durdu tüm gece. Ben elimi telefona sürmedim hiç, o riske girmedim bile. Kulüp ile otelin avlusuna konuşlanan Cecconi's bu yazın hit mekanlarından olur. Ben ki Londra'dakinin hastasıyım, o yüzden burayı seveceğinizi garanti ediyorum. Gecenin en samimi hareketi ise, Soho House'un kurucusu Nick Jones'un eşofman üstü ve jean'i ile tüm masaları gezip sohbet etmesiydi. Yemekler 19.30'da servise başladı ve üç saat devam etti. Makarna, deniz ürünü, pizza derken ben masa masa muhabbetin dibine vurduğumdan ancak tatlı kısmına yetiştim. Bir kez daha gidip sakin sakin tüm mönüyü tadacağım… Unutmadan, en pahalı yemek mi? 95 liralık fiyatıyla dil balığı. Afiyet olsun.

SOHO GECESİNE DAİR UFAK BİR NOT
Soho'dan yakışıklı İtalyan Cecconi's'e geçerken birtakım üyeler define avına benzer bir oyun oynuyordu. Dev binada bir koşuşturmaca vardı ki, görmeliydiniz. Sosyalleşip eğlenmek için harika bir yöntem! Merdivenleri üçer beşer atlıyorlardı, hop hop zıplıyorlardı. Meraktayım, oyunu kim kazandı acaba…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA