Al sana bir bakış açısı; ünlüysen her an, her yerde, her şartta fotoğraflanmayı, cümle âleme hal ve vaziyetini göstermeyi kabul edeceksin. İlle de gülümseyeceksin, sineye çekeceksin, gıkını çıkartmayacaksın. Dağ başına da kaçsan, özel hayatını saklamaya da çalışsan böyle. Sevilmenin bedelini, özelini harcayarak çatır çatır ödeyeceksin.
Al sana diğer bir bakış açısı; yukarıdakilerin hiçbirine mecbur değilsin. Seninki de iş. İşini yaptığın kadar medyada, magazinde, dergilerde yer alırsın; gerisi kimseyi ilgilendirmez. Özel hayatına saygı duymak zorundalar.
O KADARINI DA BİLMEYELİM
Ve fakat sistem böyle değil; iki ucun arası yok. Olsa da oraya konuşlanmak herkesin işine gelmiyor. Bakın bayramda ünlüleri mezar başında bile gördük. Görmek ister miydik? Hayır. O kadarını da bilmesek olur. Mezar başında kaybettiği annesini, babasını, kardeşini, dostunu ziyaret eden bir ünlünün haberi de yapılmayıversin canım. Bazı şeyler mahremiyetini kaybetmeyiversin. İnsanlık, çürük yumurta gibi kokmasın. Mezar başında ağlarken birini görüntülemek, gururlanma sebebi olmasın. Suyu çıktı, bu kadar da çıkmasın.