Önce olayı özetleyeyim: 25 Nisan'da İDO'nun Mudanya-Yenikapı seferini yapmakta olan 20.30 feribotunun yolcu salonundaki televizyonlarda 24 kanalındaki 'Kuduz Köpek Johnny' filmi ekrana yansıyınca ortalık karışmış. (Yapılan anlaşma gereği feribotlarda sadece 24 kanalının yayın yaptığını da not düşeyim.) Yolcular filmin şiddet dolu sahnelerinden rahatsız olmuşlar ve çocuklarının da etkilenmesinden korkup televizyonların kapatılmasını istemişler. Bu duruma karşı çıkan feribotun mürettebatı ile yolcular arasında büyük tartışmalar yaşanmış.

HİÇ AKLIMA GELMEZDİ
Habertürk İstanbul eki de "Böyle 'dehşet' bir film nasıl yayınlanır" tadında bir haberle olayı manşetten verdi. Filmin yayınlandığı 'Tematik Film Kuşağı'nı hazırlayan SİYAD üyesi Alin Taşçıyan da yıllardır sinema eleştirmenliği yaptığını, festivallere film seçtiğini, birçok absürd sansürleme olayına şahit olduğunu belirtip; Habertürk'ün manşeti için "Böyle bir saptırmayla ilk kez karşılaşıyorum!" yazmış. 'Tematik Film Kuşağı' başta olmak üzere, yaptığı bütün işleri zevkle takip ettiğim Alin'i bu yazısından dolayı eleştireceğim hiç aklıma gelmezdi. Alin yazısını çok zekice kaleme almış, filmi izlemesem vallahi ben de Habertürk'e lanet okuyacaktım. Hani okullarda öğrenciler iki gruba ayrılır ve bir konu hakkında tamamen zıt fikirleri savunup birbirleriyle tartışırlar ya... Önemli olan kimin daha çok doğru veriler verdiği değildir, kendi doğrularınızı daha etkileyici anlattığınız için tartışmayı kazanırsınız. İşte tam o hesap, Alin de müthiş bir yazı kaleme alıp Habertürk'ü yerden yere vurmuş. Sevgili Alin... Evet, 'Kuduz Köpek Johnny', Afrika'daki iç savaşlarda zorla silah altına alınan çocukların sorununa değiniyor, festivallerde ödüllere boğuldu, müthiş cesur ve gerçekçi bir film. Ancak sen bu verileri vererek konuyu çarpıtıyorsun. Ya da asıl konuya bir türlü gelememişsin... Asıl tartışma konusu; o filmin bir toplu taşıma aracında gösterilip gösterilemeyeceği. Tamam Habertürk 'Dehşet filmi' yazarak olayı biraz abartmış ama hem yolcular hem de haberi yapanlar haklılar; 'Kuduz Köpek Johnny' çok sert bir film. Konusu itibariyle ne kadar nitelikli, değerli olsa da bir toplu taşıma aracında gösterilemez. Daha net bir örnek vereyim: Hani asansörlerde ortak zevklere seslenen ya da kimseyi kolay kolay rahatsız etmeyecek müzikler çalınır ya... Bence çoluk çocuk, genç, ihtiyar her yaştan, her kesimden insanların seyahat ettiği bir ortamda 'Kuduz Köpek Johnny' gösterilmez.

İZLERKEN ALLAK BULLAK OLDUM
Tamam, filmdeki tecavüz sahnesini, kanlı çatışmaları kendi ellerinle sansürlediğini yazmışsın. Ben de diyorum ki, ne kadar sansürlersen sansürle filmdeki o dehşet havası ve yaşanan trajedi insanın damarlarına kadar işliyor. Kaldı ki, tüm makaslamalara rağmen filmde yine birçok kanlı sahne vardı. Ayrıca film birçok ülkede 15 yaş sınırına takıldı. Daha nasıl anlatsam ki... Ben kendimi çok film izlediği için şiddetten kolay kolay etkilenmeyen 'kaşar' bir izleyici olarak görürdüm ama 'Kuduz Köpek Johnny'i izlerken allak bullak oldum. İki yaşındaki oğluma bakıp, Türkiye'de dünyaya geldiğine bile şükrettim! Aslında fazla abartmaya da gerek yok. 'Tematik Film Kuşağı' harika filmler ekrana getiriyor. Umarım Alin, bundan sonra ekrana getirdiği filmlerin toplu taşıma araçlarında da gösterildiğini unutmaz.