Şampiyonluk son Sivas maçına kaldığında, hangi Fenerbahçeli arkadaşımla konuşsam "Mecnun Otyakmaz (Sivasspor Başkanı), Fenerbahçe'nin adamı, kesin şampiyonuz", "Aziz Başkan işi bitirmiştir" diyordu.
Aziz Yıldırım'a güven tamdı!
Sadece Fenerbahçeliler değil, diğer üç büyük takımın taraftarlarının da bu skandalda dolaylı da olsa payları var.
Bugün hangi takım taraftarına sorsanız "Şampiyon olalım da nasıl olursa olsun..." düşüncesi hakim. Maçların sadece sahada kazanılmadığına inanıyorlar.
İnandıranlar utansın!
BAŞKANIM İŞİNİ BİLİR
Daha da kötüsü iş bitirici yöneticiler istiyorlar.
Yöneticilerinin federasyonda ve hakem atamalarında söz sahibi olmalarını istiyorlar.
Hele başkan, maç da bağlarsa ondan iyisi yok!
Ne zaman Aziz Yıldırım'ın icraatlarını eleştirsem ağır küfürlü e-posta'lar aldım.
Lugano'nun alkol muayenesi için polislere direnmesini eleştirmem bile aileme küfür edilmesi için yeterli bir sebepti.
Oysa ben, bir popüler kültür yazarıyım. İşi futbol yazmak olan gazetecilerin, her gün ne ağır hakaretler ve tehditler aldıklarını sizin düşünün.
Eleştirmek, küfür yeme nedeni.
Maçlar masa başında bitiyor.
Hakemler baskı altında...
Öyleyse, biz bu maçları neden izliyoruz?
Eğer maçlar masa başında ya da şikeyle kazanılıyorsa taraftar neden bu maskeli balonun bir parçası? Asıl kafa yormamız gereken sorular bunlar.
Tabii ki futbolu sadece bir oyun olduğu için seven taraftarlar da var ama çoğunluk için aynı cümleleri kurmak mümkün değil.
Ne yazık ki; bu kokuşmuş futbol düzeni, Türkiye'de taraftarlık olgusunu da kirletmiş durumda.