Mehmet Ali Önel yönetimindeki 'Deşifre'nin son dönemdeki yükselişini takip ediyor musunuz?
Takip etmeseniz bile bu programın son aylarda birbiri ardına ortaya çıkardığı gıda terörü rezaletlerini haber olarak okuyorsunuzdur.
'Yüzde 100 doğal' etiketiyle piyasaya sürülen balların yüzde 40'ının sahte olduğunu ortaya çıkarmışlardı. Çakma bal rezaletinin artçı şoklarını da çok iyi takip ettiler.
'Deşifre' en son Kasaplar Odası Başkanı Bilgin Şahin'i konuşturdu ve çöpe gitmesi gereken tavuk kemiklerinin kilosu 20 kuruşa toplanıp, öğütülüp hazır kıymaya karıştırıldığını öğrendik.
'Arena'nın mutfağında yetişen Mehmet Ali Önel, soruşturmacı televizyon gazeteciliğinde bayrağı başarıyla taşıyor.
'Deşifre' programının varlığı A Haber'e de büyük değer katıyor. Daha önce A Haber'in asıl başarısının habercilik refleksi olduğundan bahsetmiştim.
A Haber, araştırmacı televizyon gazeteciliğiyle de farkını hissettiriyor. Bugün program bazında tam anlamıyla araştırmacı televizyon gazeteciliğini 'Deşifre'den başka yapan var mı?
Bir de Güven İslamoğlu'nun 'Yeşil Doğa' programı var işte! Başka var mı?

HABER LIFE-STYLE OLDU
Halbuki başta 'Arena' olmak üzere, eskiden bu tarzda yayın yapan birçok program vardı. Üstelik eskiden bu kadar çok haber kanalı da yoktu. Daha da ilginci bu programlar ana akım kanallarda reyting alıyordu.
Haklısınız, artık TV çarkı diziler üzerinden dönüyor, stüdyo programlarının bile şansı çok az. Ancak bugün haber kanalı enflasyonu yaşanırken araştırmacı televizyon gazeteciliği yapan programların olmaması garibime gidiyor.
Haber kanallarının asli görevi yemek, gezi, kültür-sanat, spor ve tartışma programları mı ekrana getirmek? Tabii ki, lifestyle programlar olmalı ama haber kanalları sadece bu programlardan ibaret olmamalı.
Ülkemize turist gelenler, bizim haber kanallarını izleyince eminim şunu diyorlardır:
"Burası ne güzel bir ülke. Hiç yolsuzluk yok. Herkes life-style yeme içme programları izliyor."