Tarihten ders alınsaydı, tekerrür eder miydi? Veya diyalektiğin babası sayılan Heracletius'un "Aynı suda iki kere yıkanılmaz" sözleri de dünkü maçın ilk yarısına özgüydü. Çünkü Şenol Güneş, Sivasspor'u 6-1 yendikleri maçtan sonra Manisaspor yenilgisinin ardından yaptığı açıklamada rotasyona gitmediği için yanlış yaptığını belirtmişti. Geçen hafa Kasımpaşaspor karşısında alınan farklı galibiyetten sonra dün gece Gençlerbirliği maçına da Güneş'in yine aynı 11 ile başlaması ilk yarının sonucunu doğuran en büyük etkendi. İlk 45 dakikanın özeti; Selç u k - C o l m a n - Ceyhun orta üçlüsünden Colman fiziki olarak bir kez rakip ceza sahasında görüldü! Böyle bir orta saha kurgusuyla, rakip kendi sahasında çok adamla savunma yaparken ve her iki kenardan da savunmanın dengesini bozacak kanat organizasyonları yapılamazken ve bireysel anlamda adam eksiltecek hareketler de öne çıkmadığı için Trabzonspor'un, Gençlerbirliği karşısında gol pozisyonu üretmesi beklenemezdi. İkinci yarı ise önce Ceyhun'un yerine Engin'in girmesi ve ardından bana göre bu maçta ilk 11'de olması gereken Jaja'nın takıma katılımı ile birlikte çok farklı bir Trabzonspor seyrettik. Her iki kanattan da yapılan organizasyonlarla, orta sahanın da öne çıkarak forvete destek verdiği anlarda bordo-mavililer, rakip kalede büyük bir baskı kurdu. Serkan'ın mükemmel kestiği topla da Burak'ın vuruşuyla beraberliği yakaladı Trabzonspor.

UN VE ŞEKER EKSİK KALMASIN
Ardından Jaja ve Umut ile kazanılan iki gol dışında rakibi daha fazla baskı altında tutan ve oyunda tempoyu her geçen dakika arttırıp, seyredenlere büyük keyif veren bir Trabzonspor izledik sahada. Bu karşılaşma bir kez daha gösterdi ki; sahaya çıkartacağınız 11, her maçın kendi içinde zorluğunu düşündüğünüzde o 90 dakikayı kendi lehinize çevirebilecek futbolculardan kurulmalı. Yani helva yaparken un ve şekeri eksik bırakmamalı...