Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Demokratikleşmeye evet, bölünmeye hayır!

Sevgili okuyucular, bu Pazar sohbetinde gelecek hafta açıklanacağı söylenen 'Demokratikleşme Paketi' konusunda bazı temel görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şunu belirtelim ki, onbir yıllık AK Parti döneminde muhalefet ve bazı dış çevreler aksini iddia etse dahi Türkiye'deki gelişmeler hep demokratikleşme istikametinde meydana gelmiştir. Özellikle militarist ve jüristokratik vesayet rejimlerinin tasfiye edilerek millet iradesine öncelik verilmesi AK Parti İktidarı'nın en önemli başarıları içerisindedir.

Demokratikleşme paketine evet!
Türkiye
'nin ileri demokratik sisteme doğru yol alması memnuniyet vericidir. Bu cümleden olarak Yeni Paket içerisinde, seçim barajının % 5'e indirilmesi; teröre bilfiil iştirak etmemiş kişilere 'Kısmî Af' uygulanabilmesi; Öcalan'ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi; Kürtçe'nin çeşitli lehçeleriyle günlük hayatın resmî olmayan her alanında serbestçe kullanılabilmesi; devlet tarafından öğretilmesi ve okullarda seçmeli ders olarak yer alabilmesi; Alevî vatandaşlarımızın taleplerinin değerlendirilmesi; coğrafî isimlerin değiştirilebilmesi; mahallî idarelerin yetkilerinin genişletilmesi ve bunun gibi Doğu-Güneydoğu'daki her türlü ekonomik, sosyal, kültürel hizmetlerin arttırılması mümkündür.

Bölünmeye hayır! '
Demokratikleşme Paketi'
, teröristlerle müzakere ve pazarlık çerçevesinde çıkarılamaz. Bu Paket, Türkiye'deki bütün vatandaşlarımızı aynı derecede ilgilendiren ve Türkiye'nin 'ileri demokrasi'ye geçmesini temin eden bir paket olmalıdır. Silahların gölgesinde teröre ve teröriste taviz verilerek hazırlanacak Paket, 'Demokratikleşme Paketi' değil, olsa olsa 'Bölünme, Parçalanma Paketi' olur. Konuya bu çerçeveden baktığımızda 'Demokratikleşme Paketi'nde şu hususların yer alması asla mümkün değildir. Esasen Başbakan da 'Halkın istemediği bir konuda karar verilemez' ilkesini koymuş ve bu konudaki ayrımı halkımızın sağduyusuna bırakmıştır. Esasen siyasî ve sosyal talebin dışına çıkılarak değişim yapmak da mümkün değildir.
Bunlar halkımız tarafından asla istenmemektedir. Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlamayacağı gibi, sadece bölünmesine yol açacaktır. Şöyle ki:
1) Türkiye'nin 'millî' ve 'üniter' devlet özelliği bozulamaz ve bozulmasına zemin hazırlayan değişiklikler yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin 'çok milletli' veya 'iki milletli' bir federasyon olması veyahut da etnik esaslara dayanan bölgesel ayrımlara tâbî tutulması mümkün değildir. 'Özerk Yönetimler' kurulamaz.
2) Siyasî kimlik tektir: 'Türk Vatandaşlığı Kimliği'. Siyasî kimlik bölünemez. Türk Milleti, Türkiye'de yaşayan bütün vatandaşların meydana getirdiği tek millettir.
3) Resmî dil Türkçe'dir. Eğitim dili de Türkçe'dir. Ana dille eğitim, hem toplumda ayrışmaya yol açması, hem de çeşitli teknik imkânsızlıklar sebebiyle yapılamaz. Ana dilde eğitimin yapıldığı toplumlar ve ülkeler, bölünmeye ve parçalanmaya mahkûmdur. Ancak ana dilin öğrenilmesinde, öğretilmesinde ve kullanılmasında herhangi bir sınırlama yoktur.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA