Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Tarih tekerrür etti

Tarih tekerrür etti. Çünkü Erbakan aynı hatayı tekrarladı. Filmi şöyle bir geri saralım: Refah Partisi kapatılmış ve Fazilet Partisi kurulmuş... Recai Kutan Genel Başkan; Başkanlık Divanı'nda yepyeni isimler: Ali Coşkun, Abdülkadir Aksu, Aydın Menderes, Nevzat Yalçıntaş, Cemil Çiçek, Abdullah Gül...
Taze bir başlangıç ümit edilirken, maalesef olaylar farklı gelişti. O zaman neydi şikâyet: Başkanlık Divanı'nda alınan karar, bir yerlerde müzakere ediliyor ve bozuluyordu. Ve her şey taban tabana zıt bir istikamette cereyan ediyordu. Bir, iki, üç... Sabırlar taştı; "Yenilikçi" hareket buradan doğdu. 1999 seçimlerine gidilirken, seçim kararı alınmıştı; sonra, bazı milletvekilleri, imza toplamak suretiyle parlamentonun açılması için teşebbüse geçti. Fazilet Partisi milletvekilleri, erken seçim diye bastırıyordu ama, aralarından bazıları, Erbakan Hoca'nın telkiniyle, "Parlamento toplansın ve seçim kararı ertelensin" diye imza verdiler. İlk defa o zaman, daha sonra "Yenilikçi" grup olarak ortaya çıkacak milletvekillerinin aklı karıştı. Sözlerinden geri dönmeyi içlerine sindiremediler. Ama renklerini de belli etmediler. "Bir daha seçilip gelirsek, 'dışarıdan kumandaya' cevaz vermeyelim" dediler aralarında.
1999 seçimlerinden sonra da, aynı düzen sürüp gidince, "Buraya kadar" diye itiraz etti Yenilikçiler. Partinin hep karaya oturmasını da, Erbakan'ın tavrına bağlıyorlardı. Aslında kendi düşünceleriyle Erbakan'ın görüşleri arasında büyük bir fark mevcut değildi. İcraattan ziyade söylemde ayrışıyorlardı. Tabii bir de, Yenilikçiler, Batı'ya karşı kendilerini daha yakın hissediyordu. Abdullah Gül, Recai Kutan'a karşı genel başkan adayı olduğu Fazilet Partisi'nin kongresinde, bu eğilimi ele veren bir cümle sarf etmişti: "Bizler yenilmiş bir medeniyetin çocuğuyuz" Bu cümle, Erbakancılar tarafından Batı'ya teslimiyet olarak kabul edildi.
Fazilet Partisi kapatılınca, ihanet görüntüsü vermeden yollar kolayca ayrıldı. Ama önemli bir kitle, Erbakan'la birlikte kaldı. O tarihte Numan Kurtulmuş, İstanbul İl Başkanı'ydı ve Yenilikçilere destek vermedi. Kurtulmuş'un İstanbul İl Kongresi'ni kazanması, Fazilet Partisi içindeki mücadeleyi Yenilikçilerin kaybetmesinde belirleyici bir rol oynadı.
Şimdi aynı Numan Kurtulmuş, bir huruç hareketiyle, Saadet Partisi'nde tek başına egemenliğini ilân etmeyi başardı. Bunu, Erbakan'a karşı bir nezaketsizlik ya da saygısızlık saymıyorum. Erbakan'ı tasfiye eden, Kurtulmuş değil, kimseye acımadan akıp giden zamandır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA