Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Havass-Avam; Osmanlı, Türkiye

Bilmem, Prof. Şükrü Hanioğlu'nun, "Yaşam tarzı seçkinciliği ve Beyaz Türkler" yazısını okudunuz mu? (Sabah 31 Ekim 2010) Batılılaşmanın, ülkemizde, hayat tarzının Batı'ya benzetilmesi olarak geliştiğini pek güzel anlatmış ve bunun köklerinin, Osmanlı'nın "Alla Franca"cılığında aranması gereğini hatırlatmış. Osmanlı Devleti'nde "havass- avam" (Seçkin- Kitle) ayırımı var. Ama o dönemde, avam, kendine has davranış biçimi, kültürü olan ve kendi haline bırakılması gereken bir yığın gibi görülüyordu.
Cumhuriyet yönetiminde de modernleşme, hayat tarzının üzerinden tanımlandı ve "dinselliğinin antitezi" olarak, özellikle, şehirli, üst ve orta sınıflar tarafından içselleştirildi.
Ama yeni seçkinler, avamı aşağılamanın yanı sıra, onun kültürünün sadece geri kalmış değil, zararlı olduğunu da düşündükleri için, "halkı eğitme, onu yeni değerlerle teçhiz etme"yi vazife bildiler.


***

Hanioğlu'nun, bu kişilere, "yaşam tarzı seçkinleri" demesi, bana Ecevit'in "gardırop devrimciliği" sözünü hatırlattı. Sosyolog Nilüfer Göle de, ülkemizdeki modernleşme serüvenini, Hanioğlu gibi, "Toplumu, yerel, İslami kültürün boyunduruğundan kurtarmak" olarak tarif ediyor, "Modernleşmenin tekeli Batı'da mı? Modernite yerel bir biçim alamaz mı?" diye soruyordu. Göle'ye göre, okuyan, çalışan, toplumda bir yer edinen başörtülü kız, "Hem modern dünyaya ait olduğunu gösteriyor, hem de mevcut laiklik anlayışı içinde asimile edilemeyeceğini" ortaya koyuyor.
Biz "Beyaz Türküz" diye övünenlerin, artık gerçekleri görmelerinin zamanı gelmedi mi? "Alafranga" hayat tarzı insanı, "çağdaş", "modern" yapmaya yetmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA