Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Sabah oldu, hayır olmadı

"Sabah ola hayır ola" derler ama bizde sabahlar hayırlı haberlerle gelmiyor. Televizyonu açar açmaz, Ergenekon soruşturması kapsamında yeni gözaltılarla karşılaştık. Nedim Şener, Ahmet Şık ve Yalçın Küçük de dahil, birçok kişinin evinde arama yapıldığını ve gözaltıların olduğunu öğrendik.
O kadar çok soru işareti var ki! Oda TV'nin bilgisayarında ortaya çıkan belgeler gerçek dahi olsa, Ergenekon örgütüyle ilişki kurmaya yeterli mi? Bu en önemli soru.
Neydi bu belgeler:
"Nedim" isimli Word dosyasında: "Nedim'in emniyet bağlantıları önemli, devam ettirsin. Hanefi ve ekibini çok iyi tanıyor. Nedim ile Hanefi'nin Dink konusundaki görüş ayrılıkları gündem yapılmamalı. Çok fazla Hanefi'nin üzerine gidilmemeli."
"Hanefi" isimli Word belgesinde: "Hanefi'nin kitabı ne durumda? Referandum öncesine yetiştirilmeli. Cemaat yıpratılmalı ve kamuoyu üzerindeki güvenilirliği azaltılmalı. Nedim'i sıkıştırın, hızlandırsın. Hanefi'nin ağzından Ergenekon'un boş bir dava olarak anlatılması sağlanmalı."
"Şık-Sabri" başlıklı Word dosyasında ise şu ifadeler yer alıyordu: "Sabri'yi (Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun) ikna etmeye çalışalım. Kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim, Ahmet Şık konusunda görüşsün. Kitaba çalışırken cesur olun; çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simon'dan daha kapsamlı olmalı. Nedim'i kutlarım, Ahmet'i çalıştırsın. Sabri adıyla çıkmasını zorlayın. Seçimden önceye yetişsin."
Ayrıca, "Tertemiz" isimli notta, AK Parti'ye karşı yürütülecek psikolojik harekâtın unsurları mevcuttu. "Sayın Komutanım" başlığı altında da iki sayfalık mektup dikkat çekiyordu. Avukat Ş.E. imzasını taşıyan bu mektupta, savcıların askeri alanda yaptıkları aramaları geciktirmek için, zaman kazanılıp, içeridekilere belgeleri temizleme fırsatı verilmesi gerektiği belirtiliyordu.
"OoooKitap" başlığı altında, Ahmet Şık'ın poliste Fethullahçı örgütlenme isimli kitabının bir kopyası ele geçmişti.
Soner Yalçın, bütün bu dosyaları ilk defa gördüğünü açıkladı. Tabii ki, savcılar, teknik bir inceleme yaptıracak ve Oda TV ekibinin ileri sürdüğü gibi, bu tarz belgelerin virüs vasıtasıyla, herhangi bir bilgisayara yerleştirilip, sonra da anında silinmesinin mümkün olup olmadığı ortaya çıkacaktır. Diyelim ki, bütün bu belgeler, virüsle gönderilmedi ve Oda TV bilgisayarında yazıldı... Hanefi Avcı'nın kitabının bir bölümünü Nedim Şener hazırladı ya da Ahmet Şık, polisteki Fethullahçı örgütlenmeyi hedef alan çalışmasını Sabri Uzun'dan aldığı bilgilerle derledi; bu kitabın Sabri Uzun adıyla yayınlanması ihtimali de mevcuttu. Farz-ı mahal, Ahmet Şık, kitabını Soner Yalçın'a göndermiş, Yalçın da, bazı bölümlere daha ağırlık verilmesi ya da çıkarılması için üzerine notlar düşmüştü. (Çünkü kitap metninin üzerinde böyle notlar var. Ama Ahmet Şık kendisinin yazdığını söylüyor.)
Bütün bunlar, mutlaka Ergenekon örgütüyle bir bağlantı bulunduğunun işareti sayılabilir mi? Söz konusu gazeteciler, Gülen cemaatini demokrasiye bir tehdit olarak gördükleri için, ayrıca AK Parti iktidarını da yıpratmak amacıyla bu faaliyete girişmiş olamazlar mı?
Sonuç: Ya Soner Yalçın, kendi inisiyatif alarak -bazı gazetecilerle birlikte- muhalif olduğu AK Parti ve Fethullah Hoca cemaatine karşı sert bir mücadele başlattı; ya da bu faaliyet Ergenekon kapsamında yürütülüyordu veya -3'üncü şık- virüs vasıtasıyla dosyalar Oda TV bilgisayarına yerleştirildi. Eğer "virüs" söz konusu ise, Mc Chartycilik yapan ekibin kim olduğu derinlemesine araştırılmalı. Çünkü çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA