Türk Silâhlı Kuvvetleri mensubu olmak isteyen dindar kesime karşı süzgeç vazifesi gören bazı düzenlemeler mevcut. Son günlerde süzgeci delmek amacıyla 2 adım atıldı; ama henüz sonuçlanmış, yasalaşmış bir durum söz konusu değil.
1) Harp Akademilerine girmek isteyen herhangi bir aday hakkında, sıralı 3 sicil amiri, "kendisi ve eşinin tutum ve davranışlarından dolayı" olumlu nitelik belgesi vermezse, o kişi, Harp Akademilerine kabul edilmiyor. AK Parti İstanbul milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı milletvekili Hüseyin Filiz'in hazırladığı kanun teklifinde "kendisi ve eşinin tutum ve davranışları" ibaresi metinden çıkarılıyor. Çünkü bu ifade, namaz kılan ya da eşi başörtülü olan subayın Akademi'ye girmesine engel teşkil ediyor.
2) Bir başka düzenleme de, TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan Askeri Okullar Alt Komisyonu çalışmaları sonucunda ortaya çıktı. Bu komisyon, gelen dilekçeler doğrultusunda bir rapor hazırladı. Ayırımcılığın ortadan kalkabilmesi için, Harp Okulu öğrencisi olma şartlarını taşıyan her öğrencinin, hangi liseden geldiğine bakılmaksızın, Harbiye adaylığına talip olma hakkı bulunması gereğinin altı çizildi. Bu rapora uygun bir yönetmelik değişikliği gerçekleşirse, İmam Hatip mezunları da, Harp Okullarına girebilecek.
Dediğim gibi henüz rapor ya da teklif aşamasındayız. Türkiye ne kadar değişirse değişsin, her 2 konuda da arzu edilen sonuca ulaşılabileceğini sanmıyorum. TSK, kolay kolay İmam Hatip mezunu aday kabul etmez. İrtica tehdidine karşı, adayları elekten geçirme alışkanlığından da vazgeçmez. Hele Genelkurmay Başkanlığı'na kadar uzanabilecek kurmay subaylık söz konusuysa.
