Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Turquality kavramını hem Türkiye'de hem de dünyada yerleştirmek için giriştiği çabayı takdir etmemek mümkün değil. Ancak size önceki günkü yazımda da söz ettiğim gibi, bu işin ilk aşamada tekstil ve konfeksiyon sektörüyle sınırlandırılmasına diğer sektörlerden tepki geliyor.

Elektronik postama gelen mesajlardan gördüğüm kadarıyla, mağaza sahiplerinden, seramik sektörünün temsilcilerinden ve diğer sektörlerden tepki var. Bir işadamı, "2 yıldır elimde çanta Polonya'da koşturuyorum" diyor. Çok büyük ithalatlar yaptığını şimdi de ihracata başladığını söylüyor.

Peki yurtdışında mağaza açacak olan tasarımcılara, markalara milyon dolarlık desteğe olanak veren Tüzmen, örneğin seramik sektöründen gelen taleplere ne diyecek? İşadamının anlattıklarına bakılırsa, destek arayışlarında kendisine hep İstanbul yerine bağlı oldukları Orta Anadolu İhracatçılar Birliği'ne başvurması tavsiyesinde bulunulmuş. Haklı olarak, 'Kopukluk var' diyor ve isyan ediyor, "İhracat yapıyorum ama bazı desteklerden faydalanmak için illa üretici olman lazım deniyor. Uyduruk bir yer kurup, sırf şartlara uysun diye üretici mi olayım, yoksa kaliteli Türk mallarını ihraç etmenin peşinde mi koşturayım" diye soruyor. Mağaza zinciri sahipleri de Turquality ile sadece konfeksiyon dünyasının şov yapmasına sinirleniyor.

Moda-Marka tebliği çerçevesinde, aranan kriterlere uyan bir şirketin marka yatırımı için dört yılda toplam 4.6 milyon dolarlık destek verilecek. Peki bu desteği kimler alacak? Sanırım destek alanlar hak ettiklerini herkese sergilemediği sürece pek çok sektörden yüksek sesler çıkacak.