Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Exodus değil intihar gemisi

Uluslararası ilişkilerde ve dış politikada olaylar sadece bir tek ana ve bir tek değişkene bağlı olarak belirlenmez. Zaman akar ve her geçen dakika yeni pozisyonlar üretir. Kısa bir süre içinde ilk noktadan çok ileride, çok farklı bir yere gelinir. O anlık değişimlere bağlı olarak kararlar almak, değerlendirmeler yapmak zorunluluğu doğar. Öbür tarafta dış politikanın üzerine oturduğu genel ideolojik çerçeve vardır. Bütün amaç o genel ilkelerle ortaya çıkan yeni durumlar arasında bir denge ve ilişki kurmak, iki değişkenin birbirini desteklemesini, beslemesini, birbirinden kopmamasını sağlamaktır.
Şu söylediklerim İsrail'in Mavi Marmara'ya saldırdığı dakikadan şu satırları yazdığım ana kadar geçen sürede olanlar ve yaşananların bir özetidir. Her şey bu tanıma uygun biçimde meydana gelmiş, her şey bu şartlara uygun gelişmiştir. Dolayısıyla şimdi yapılacak ve her an daha başkalarına ihtiyaç gösterecek değerlendirmelerde bence anlardan ve pozisyonlardan çok ilkelerden ve genel stratejilerden hareket etmek gerekir. En azından benim hareket noktam bu.
O zaman şunları söylemeliyim.
Türkiye'nin Ortadoğu ve İsrail'le bundan böyle de içine gireceği karşılıklı etkileşimlerde kültür boyutu çok önemli rol oynayacak. Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi. Bu kültür dediğimiz olgunun İslam ve Müslümanlık olduğu su götürmez bir gerçek. Ne var ki, OD ülkeleri nezdinde son dönemde kazandığı çok ciddi itibarın Türkiye'nin laik yapısından ve bu meyanda Batı'yla kurduğu yakın ilişkilerden kaynaklandığını unutmamak gerekir. İslam ve Müslümanlığın etkili rolüne söylenecek bir şey yok. Türkiye bugüne değin çok ihmal ettiği bu özelliğini hatırladı, onu bir kart olarak kullanmaya başladı ve önemli kazanımlar sağladı. Ama bunu yaparken İslamcılığa düşmedi. İslam'ı siyasallaştırmadı.
Olağanüstü derecede önemli bir noktadır bu. Bundan böyle de aynı yönde hareket ederek ve bölgeyle, o arada da Gazze'yle kurduğu ilişkiyi İslamcılık üstünden değil politik duyarlılıklarla sürdürmek durumundadır. Dışişleri Bakanı'nın Osmanlıcılık terimini kabul etmemesi şu söylediğimin de zımni olarak tescilidir.
Bu vurguyu yapmamın nedeni İsrail'de ve Batı basınında çıkan birçok haberde ve yapılan birçok eylemde Türkiye'deki hükümetin İslamcı kökenine dönük anıştırmalardır.
Bu çok önemli bir gösterge ve bir o kadar da yanlış bir tutumdur. Bununla Gazze'ye giden gemi hareketini İngiltere'nin ve Batı'daki aktivistlerin başlattığı unutturulmak, bütün sorumluluk Türkiye'nin üstüne yıkılmak ve bu yapılırken de Türkiye, İslamcılıkla bütünleştirilerek, bir "mücahitler" ülkesi şeklinde sunulup 11 Eylül sonrası pozisyonlar akla, hafızaya düşürülerek tahrik edilmek isteniyor. İsrail hükümeti kendi ayıbını örtmek için Türk hükümetinin sahip olmadığı bir özelliği demagojik bir biçimde kullanıyor.
Tam bu noktada Amerika'nın durumu yeniden anlamlanıyor. Amerika bugünkü dünyada en büyük sorunları OD'da yaşamaktadır. Bu bölgeyi bugün iki unsurla idare etmeye çalışıyor bu ülke. Bir yandan Arap âlemiyle iyi geçinmenin yollarını arıyor, onlar üstünde söz ve hâkimiyet sahibi olmak istiyor bir yandan da İsrail'le olan ilişkisinde herhangi bir kırılmadan çekiniyor.
Bundan böyle bu ikisi bir arada olamaz. Amerika'nın daha akıllı davranıp yeni planlarını, yeni senaryolarını Türkiye ile oluşturması çok daha akıllıcadır. Bu Amerika'nın İsrail'le ilişkisinde radikal bir değişikliğe gitmesini istemek anlamına gelmez. O tutum değişikliğinin önemli bir bölümü Obama'nın mevcudiyeti nedeniyle kendiliğinden olacak. Ama şunu unutmayalım, Amerika büyük İsrail, İsrail küçük Amerika'dır. Bu ilişki hemen çözülmez. Fakat bölgede kendisine sağlam bir konum kazanan Türkiye, ayıbı ayyuka çıkmış İsrail hükümetine nazaran çok daha akılcı ve alıcısı çok daha fazla olan bir seçenektir.
Unutmayalım, İsrail'de bugünkü hükümet gidicidir. Bu gerçeği görmezse Amerika İsrail hükümetiyle aynı gemiye binmiş olur. Üstelik o gemi Exodus gemisi değildir. İntihar gemisidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA